Kumlarla Kaplı Sahra Çölü’nün Altında Yatan Gizem: Bir Zamanlar Burası Nasıl Timsahlarla Doluydu?

Yıllar boyunca Sahra Çölü’nün gizemini konuştuk durduk. Bu çölün altında yatan deniz canlıları fosillerinin ise her araştırmada sayısı artıyor. Pekala bu nasıl oluyor?

Çölde yapılan kazılar, bu bölgede vaktinde balıktan balinaya kadar her türlü canlının yaşadığını ortaya koyuyor. Bu durumun gizemi şöyle dursun, bir de bunların ortasında timsahlar var.

Bir vakitler Sahra Çölü, içerisinde tüm canlıları barındıracak kadar bereketli bir toprakmış. Âlâ lakin bu timsahlar nereye kayboldu?

Sahra’nın altında yatan sırların peşine düşen bir araştırma grubu, bölgenin sırrına erişmek için bir çalışma yaptı.

Kuzey Afrika’nın topraklarında, milyonlarca yıl öncesine ilişkin bir vaktin kapıları aralanınca ortaya çıkanlar, yalnızca kumların altında değil; hayal gücü sınırlarının ötesinde bir dünyanın izleriydi.

Sahra’nın kumları altında, DuckCroc timsahının karada ve suda ustalıkla dolaştığına dair izler bulunmuştu. Ve bu timsahlar, çağdaş emsallerinden farklı davranışlar ve süper adaptasyonlarla geçmişin sayfalarında unutulmaz bir iz bırakmışlar.

110 milyon yıl öncesine ilişkin iskeletler ortaya çıktı.

Chicago Üniversitesinden paleontolog Paul Sereno’nun liderliğindeki ekip, Sahra’nın kalıntılarının altında bu tuhaf timsahların izlerini buldu. Bu timsahlar, bizim bildiğimiz timsah tasvirlerinden çok farklıydı. Kimileri, etçil kaprosuchus saharicus ismiyle bilinen devasa cinsin, başkalarıysa bitkilerle beslenen ratcroc ve pancakecroc olarak isimlendirilen düz başlı devlerin fosilleriydi.

Bu timsahlar, bildiğiniz üzere yavaş hareket eden canlılar değildi. En azından evrimleşmeden evvel. Karada ve suda süratle koşan, avlarını takip eden ve suya dalarak avlanan muazzam canlılardı.

Kuzey Avustralya’da yakalanan çağdaş tatlı su timsahlarını inceledikten sonra, bu antik yaratıkların da emsal yeteneklere sahip olduğu da keşfedildi.

Bunlar, çağdaş timsahlardan çok daha çevik ve farklı görünüyorlardı.

Ekip, fosilleri inceledikçe, bu antik timsahların beyin yapılarının çağdaş timsahlarınkinden farklı olduğunu da ortaya koydu. Bilhassa avlanma stratejilerinin karmaşıklığına uygun olarak daha gelişmiş beyin işlevlerine sahip olabilecekleri düşünülüyor.

Bu antik timsahların varlığı, o periyodun Sahra Çölü’nün ekolojik çeşitliliği ve dinamizmiyle alakalı. Her bir timsah çeşidi, farklı bir nişi doldurmuş ve ekosistemi şekillendirmiş üzere görünüyor. 

Bu antik timsahların gizemi, hâlâ çözülememiş birçok soru işaretiyle dolu.

Mesela nasıl bu kadar süratli koşabiliyorlafrdı? Karada ve suda nasıl bu kadar yetenekliydiler? Bizim şu an bildiğimiz timsahlardan farkları neydi? Ve en değerlisi, neden kuşakları tükendi? Sahra’nın kumlarının altında derin bir gizem yatıyor ve hâlâ tam olarak kimileri çözülmüş değil.

Fakat bildiğimiz bir şey var, o da Sahra’nın bir vakitler sularla kaplı olduğu. Ondandır ki çeşitli su canlıları burayı yerleşim yeri bellemişti. Şu anda da ortaya çıkan fosiller, evrimleşmemiş hâllerinin bir eseri.

İlginizi çekebilecek öbür içeriklerimiz:

,