Çalıştığı Yerde Tek Seferde 10 Milyon Dolar Bahşiş Aldığı İçin Hayatı Altüst Olan Garson! İyi de Nasıl?

Pek çok insan, kolay yoldan para kazanmayı ve tahminen de hayatının geri kalanında çalışmadan yaşamayı isteyebilir. Tonda Dickerson isimli bir garson, tek seferde 10 milyon dolar kazandı lakin ağır bedeller ödedi.

Amerika’da bahşiş kavramı, pek çoğumuzun bildiği üzere en yaygın geleneklerden biri. Bahşiş konusunda herhangi bir yasa olmamasına karşın gittiğiniz bir yerde az da olsa kesinlikle bahşiş bırakmalısınız zira bu gelenek, Amerikalılar ortasında bir norm hâline gelmiş durumda.

Hatta Amerika’daki beşerler bahşiş bırakmayanlara çok farklı gözle bakabiliyorlar ve POS aygıtlarında bile ödeme yaparken ne kadar bahşiş bırakacağınıza dair bir kısım karşınıza çıkıyor.

Bir waffle dükkanında çalışan Tonda Dickerson isminde genç bir garson, dolaylı yoldan 10 milyon dolarlık bir bahşiş alıyor ve hayatı tepetaklak oluyor. Pekala nasıl oluyor da 10 milyon dolar kazanmasına karşın hayatı ansızın makûs manada değişiyor?

Tonda Dickerson, Alabama’da bir waffle dükkanında garson olarak çalışıyor.

Henüz yirmili yaşlarında ve boşanmış biri olan Tonda Dickerson, waffle dükkanında çalışmaya başlıyor. Geçimini sağlamak için garsonluğa başlayan Dickerson’a, Edward Seward isimli müdavim bir müşteri tarafından bahşiş olarak bir piyango bileti veriliyor. Seward, dükkâna her gittiğinde çalışanlardan birine sürekli bir piyango bileti veriyor ve bunu alışkanlık hâline getiriyor.

Çalışanlar, bahşiş olarak aldıkları piyango biletlerini denetim ettiklerinde ikramiye kazanamadıklarını gördüler. Lakin Dickerson, kendi biletini denetim ettiğinde tam 10 milyon dolar kazandığını gördü ve bu duruma çok sevindi. Zira tahminen de hayatının sonuna kadar çalışmak zorunda kalmayacaktı.

Meraklısına: Bu waffle dükkanında geçtiğimiz aylarda Lana Del Rey istekli olarak çalışmıştı.

Dickerson, bu ikramiyeyi tek seferde almak yerine 10 yıl boyunca almayı seçti.

İkramiyeden kazandığı 10 milyon doları tek seferde almak mantıksız görünmüş olacak ki, bu ikramiyeyi 30 ay boyunca her ay yaklaşık 375 bin dolar ödeme olacak formda talep etti. Bu formda ikramiyeyi tek seferde alıp süratlice harcamak yerine uzun bir mühlet çalışmak zorunda kalmadan geçimini sağlamak pek mantıklı bir hareket.

Ancak bu yüklü ölçüdeki paranın getirdiği memnunluk kısa sürdü ve Dickerson’ın çalışma arkadaşları, bu ikramiyenin adil olmadığını, ortalarında bölüştürmeleri gerektiğini ve bunun ortalarında yazılı olmayan bir kural olduğunu söylediler. 

İşler bu noktada kızışmaya başlıyor zira Dickerson, bu talebi reddediyor.

Çalışma arkadaşları, bu ikramiyenin adil olmadığını söylüyorlar. Zira daha evvel ortalarında yaptıkları sözlü muahedeye göre ikramiye kime çıkarsa çıksın, çalışanlar ortasında eşit ölçüde hisse edilecek ve kimse bu kuralı çiğneyemeyecek. Bu yüzden tüm çalışanlar, Dickerson’ın bu kararı yüzünden olayı mahkemeye taşıdılar. Enteresandır ki aralarında piyango biletini veren kişi de vardı: Edward Seward.

Seward, piyango kime çıkarsa ona bir kamyonet alması gerektiğini söylemişti. Çalışanlar da bunu kabul etmiş ve piyangonun kendilerine çıkacağı vakti bekleyip Seward’a bir kamyonet alacaklardı. Lakin Dickerson bunu da kabul etmediği için davacılar ortasında Seward da vardı. Bu yüzden kendisini birden fazla tüzel bir uğraşın içinde buldu.

Nisan 1999’da çalışma arkadaşları ve Dickerson, mahkemede hâkim karşısına çıktılar. İkramiyeyi paylaşmayı reddeden Dickerson için mahkeme, onun aleyhinde bir karar verdi ve ikramiyeyi paylaşması gerektiğini söyledi. Bu muhabbeti waffle dükkanına gelen bir ikili de anlattığı için, konuşmaya şahit olan çift de mahkemedeydi ve onlar da şahit olarak mahkemede bulunuyordu.

Dava uzlaşmaya kadar gitti. Florida Lotosu’ndan kazandığı ikramiyeden 3 milyon dolarlık bir teklif alan Dickerson, bu teklifi reddetti ve sessizce mahkemeden ayrıldı. Ancak olay burada bitmedi zira dava süreci, Seward’ın da dahil olmasından ötürü beklenenden daha fazla uzadı.

Seward, kamyoneti alması için Dickerson’ı dava etti lakin mahkeme, bu talebin herhangi bir kararının olmadığını söyleyerek davayı düşürdü.

Dickerson, Alabama Yüksek Mahkemesine başvurdu ve çalışanlar ortasında yapılan rastgele bir mutabakatın kanunlara uygun olmadığını belirterek bu kararın apaçık bir kumar olduğunu söyledi. Zira kumar, rastgele bir iş yerinde yasak.

Bu davalar süredursun, Dickerson’ın başı daha çok belaya girdi.

1997 yılında boşanmasına karşın piyango muhabbetini öğrenen eski kocası Stacy Martin, onu kaçırmaya karar verdi. Martin, yolda giderken kamyonetiyle Dickerson’a kasıtlı olarak çarptı ve akabinde ona saldırdı. Ölümle tehdit edilen bayan, eski kocası tarafından kaçırıldı ve tenha bir kıyıya götürülüp bir tekneye bindirildi.

Kadının sözüne nazaran eski kocası, onu mevtle tehdit etti. Dickerson’ın telefonu çaldı ve eski kocası, telefonu açmasına müsaade verdi. Tam telefonuna uzanacakken çantasından 22 kalibrelik bir silah çıkarıp onu göğsünün sağ tarafından vurdu. Eski kocası, yaralı olmasına karşın silahı onun elinden aldı ve kendisiyle onu öldüreceğini söyledi.

Dickerson, yarasını tedavi etmek için onu ikna etti ve ambulans çağırdı. Bunun üzerine hastaneye gelen polisler, ikisinin de tabirini aldılar.

Olayların burada sonlanacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz…

ABD Vergi İdaresinin de işin içine girmesiyle bu olay daha da uzadı. Dickerson, eski kocası tarafından kaçırılmadan evvel ikramiyeyi elinde tutmak için “9 Mill” isminde bir şirket kurdu ve paylarının %49’una sahipti. Kalan %51’lik kısmı da aile bireylerine devretti.

Ancak vergi yönetiminde çalışan Toye Sue isimli bir avukat, Dickerson’ın ödemesi gereken vergilere göz attı. Bu durumda 771.570 dolarlık bir ödeme yapması gereken Dickerson, bu ödemeyi yapmadı ve aslında bu pay paylaşımının aile ortasında bir hediyeleşme olduğunu savundu. 

Davanın sonucunda Dickerson’ın elinde ikramiyeden sadece 1.119.347 dolar kaldı ve yalnızca bir bahşiş yüzünden başına gelmeyen kalmadı.

Peki bu kadar olaydan sonra Dickerson, şu an tam olarak nerede?

Dickerson’a açılan son davada mahkeme, bu tıp olayların piyango tarihinin yalnızca çok küçük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Yaşanan onca berbat şeyden sonra Dickerson, toplumsal medya hesaplarından bilindiği kadarıyla Golden Nugget isimli bir kumarhanede poker satıcısı olarak çalışıyor.

Basit bir bahşiş olarak görülse de bir piyango bileti, waffle dükkanında çalışan bir bayanın hayatının kararmasına sebep oldu. Sonuç olarak Tonda Dickerson’ın yargı karşısında pek çok şey öğrendiğini varsayıyoruz.