Ülkemizin dört bir yanında ‘Türkiye’nin piramitleri’ olarak anılan ve içlerinde binlerce yıllık mezar odaları bulunduran yapılar olduğunu biliyor muydunuz?

Piramitler, insanlık tarihinin en ünlü ve en merak uyandıran yapıları arasında yer alıyor. Her ne kadar en meşhurları Mısır’da bulunan piramitler olsa da, aslında dünyanın farklı yerlerinde piramitler var.

Peki ülkemizde de ‘Türkiye’nin piramitleri’ olarak bilinen yüzlerce yapı olduğunu söylesek… Aslında bu yapıların farklı bir adı var ve tam olarak piramit değiller. Tümülüs adı verilen bu yapılar, Anadolu’da, Trakya’da, Orta Asya’da, Rusya’da ve Meksika’da görülen mezar odaları. Ancak tabii ki bu mezar odalarını özel kılan bazı detaylar var.

Tümülüsleri uzaktan gördüğünüzde bir ‘tepecik’ sanabilirsiniz

Manisa Bin Tepeler bölgesinde bulunan tümülüsler

Türkiye’de neredeyse her bölgede görülen ancak yoğun olarak Trakya ve Ege’de bulunan tümülüsler, mezar odaları üzerine toprak ya da taş yığılarak oluşturulan, huni şekli verilen ve tepecik gibi görünen yapılar.

Genel olarak krallar, aileleri ve soylular için yapıldığı düşünülen tümülüsler; yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre farklı çeşitlerde bulunabiliyor.

Anadolu’da ölü gömme geleneğine aslında çok da benzemeyen bu yöntem, Frigler tarafından Trakya ve Makedonya bölgelerinden Anadolu’ya getirilmiş ve ardından da farklı dönemlerde farklı büyüklüklerde pek çok tümülüs yapılmış.

Tümülüslerin içinde ne var?

Bir tümülüsün iç yapısı

Milattan önce sekizinci yüzyıldan itibaren Anadolu’da yaygın olarak görülmeye başlayan tümülüslerin kimileri Friglere aitken, kimi tümülüsler de Lidyalılara ait. Aynı zamanda Traklara ait de Trakya bölgesinde pek çok tümülüs bulunuyor. Friglere ait tümülüslere ağırlıklı olarak Ankara ve civarında bulunurken, Lidyalılara ait tümülüsler ise Manisa ve Uşak çevresinde karşımıza çıkıyor. Kimi tümülüslerde ise ayrı bir mezar odası bulunmuyor ve ölü ahşap tabut benzeri yapıların içinde yatay olarak toprağa gömülerek üzerine yine taş ve toprak yığılıyor.

Frigler tarafından yapılan tümülüsler genelde bir ahşap ve kapalı mezar odası ile üzerine yığılmış toprak ve taşlardan oluşurken Lidyalılar genelde ahşap değil taş odalar kullanmışlar ve bu odalara bir kapı ile giriş eklemişler. Ancak temelde Friglerin geleneğini takip etmişler.

Ayrıca tümülüslerin üzerine yığılan toprağın ve taşın yüksekliği, gömülü olan kişinin ne kadar önemli biri olduğuna göre de değişiklik gösteriyor.

Tümülüsler de tıpkı diğer pek çok anıt mezar gibi, içerisinde ölüyle birlikte çeşitli ganimetleri barındırıyor. Bu odaların aslında ölen kişinin ‘ahiretteki evi’ olacağına inanılıyor ve bu sebeple mezar odalarına tunç ve bakır kaplar, testiler, heykelcikler, ahşap masa, ‘yataklar’, türlü takılar gibi pek çok şey bırakılıyormuş. Ölünün kendi eşyalarının yanında, mezar odalarına ölülerin yakınları da ‘hediyeler’ bırakabiliyormuş. Yapılan çalışmalarda kimi kümülüslerden yüzlerce farklı eşya çıkabildiği biliniyor.

Türkiye’nin en büyük tümülüsü Alyattes, 69 metre yüksekliğinde

Alyattes tümülüsü, Türkiye’de en çok tümülüsün bir arada bulunduğu bölgelerden biri olan Manisa, Salihli’deki Bin Tepeler bölgesinde yer alıyor. Sardes Antik Kenti yakınlarındaki bölgede günümüzde 115 adet tümülüs bulunuyor. Ancak bu tümülüslerin sayısının eski yıllarda çok daha fazla olduğu; tarım ve definecilik faaliyetleri ile tahrip edildikleri düşünülüyor.

Alyattes tümülüsü, 355 metre çapında, 69 metre yüksekliğinde ve çevresinin uzunluğu ise 1115 metre. Bu devasa tümülüs, aynı zamanda dünyanın da en büyük tümülüsleri arasında yer alıyor.

Milattan önce 6. – 7. yüzyıl arasında bir dönemde yapıldığı bilinen tümülüs, ne yazık ki keşfedildiği eski çağlarda bile çoktan yağmalanmış olduğundan mezar odasının içerisinde neler olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmuyor.

Alyattes tümülüsü, Lidya kralı Kroisos’un babası Alyattes’in ölümü sonrası yapılan bir tümülüs. Bu tümülüsün yapımında 16 tonluk taş bloklar kullanıldığı biliniyor. Tümülüsün etrafının taşlarla çevrili olduğu ve tepesinde de kitabeler bulunduğu gibi bazı bilgiler, antik Yunan’ın ünlü tarihçilerinden Herodot tarafından anlatılmış.

Herodot, gördüğü yapıyı şu sözlerle anlatmış;

”(Lidya’da) görülmeye değer bir anıt vardır. Mısır’dakiler ve Babil’deki anıtlar bir yana, öyle bir anıt vardır ki, bilinen bütün öbürlerini aşar. Bu, Kroisos’un babası Alyattes’in mezarıdır, etekleri büyük taşlarla (krepis) örülmüş bir toprak yığınıdır. Küçük esnafın, el işçilerinin ve aşk satıcısı küçük kızların topladıkları paralarla yükseltilmiş bu anıt. En yüksek yerinde, ben oradan geçtiğim zamanda da, beş tane taş blok vardı, üzerlerinde kazılı olan yazıtlarda, buna katılan her meslek dalının ne kadar verdiği yazılıydı… Bu mezar, çepeçevre altı stad ve iki plethron’dur; genişliği on üç plethron’dur. Yanında büyük bir göl vardır, ki Lidyalılar hiç kurumaz derler; adı Gyges gölüdür. İşte bu konudaki sözüm de bu kadardır.”

Herodot’un ‘hiç kurumaz derler’ dediği göl ise Marmara Gölü ve ne yazık ki göl, günümüzde neredeyse tamamen kurumuş durumda…

Nemrut Dağı’nda ve Ankara Polatlı’da da önemli tümülüsler bulunuyor

Nemrut Dağı tümülüsü

Türkiye’nin en büyük ve önemli tümülüslerinden ikisi de Nemrut Dağı’nda ve Ankara Polatlı’da bulunuyor. Nemrut’ta ünlü heykellerin arkasında yer alan tepe de aslında bir tümülüs. 55 metre yüksekliğinde olduğu düşünülen ancak yıllar içerisinde yüksekliği 50 metreye düşen bu tümülüsün, Kommagene Kralı I. Antiochos’a ait anıt mezar olduğu düşünülüyor.

Midas tümülüsü

Polatlı’da bulunan Gordion Antik Kenti’nin bölgesinde de çok sayıda tümülüs var ve bunlardan Midas tümülüsü, içerisindeki ahşap mezar odasıyla tarihin en eski ve korunmuş ahşap yapılarından birine ev sahipliği yapıyor. Bu tümülüsün efsanevi Frigya kralı Midas’a ya da babasına ait olduğu düşünülüyor.

Tümülüslerin en büyük düşmanı, define avcıları

Anadolu topraklarının ev sahipliği yaptığı pek çok medeniyete ait binlerce yıllık izler taşıyan tümülüsler, ne yazık ki define avcıları için ‘kral mezarı’ ünüyle halen daha talan ediliyor. Geçtiğimiz yıl Manisa’da, bu senenin başlarında Aydın’da tümülüsler bu sebeple iş makineleriyle ve kazılarak tamamen tahrip edildi.

İşin enteresan yanı ise tümülüslerin bir çoğunun içinin zaten yüzyıllar önce yine define avcıları tarafından çoktan boşaltılmış olmasıydı. Olan, binlerce yıllık mezar odalarına ve tümülüs tepelerine oldu…

What is your reaction?

0
Excited
0
Happy
0
In Love
0
Not Sure
0
Silly

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir