Çok istedik, çok bekledik, yeri geldi yalnızca eski oyunların görsellerini içeren duyuru görüntüsünü duygulanarak izledik, birinci oynanış imajlarını tekrar tekrar izledik, Kapalı Beta’dan sızdırılan her bilgiye atlayıp daima daha fazlasını istedik, ve o gün sonunda geldi sevgili okurlar. Daha doğrusu şimdi gelmedi, tam çıkışa hala 1 ay var, lakin 4 günlük Gerilim Test sayesinde nihayet oturup Age of Empires 4 oynama bahtı bulduk. Başlamadan evvel de malumun ilanını yapayım, COK HOŞ OLMUŞ BE ABİ.
“Abi 8 numarayı 1 saat uzatır mısın!”
Gerilim testinin maksadı gereği Multiplayer odaklı olarak hazırlanan Beta’da İngilizler, Kutsal Roma İmparatorluğu, Ruslar ve Çinliler olmak üzere 4 farklı milletle başka oyuncular yahut yapay zekaya karşı savaşma bahtımız vardı. Ezelden okçu sevdalısı bir strateji oyuncusu olarak ben de doğal ki Uzun Yaycılarıyla meşhur İngilizleri seçip birinci maçıma girdim. Giriş o giriş, bir anda 2008’de, okuldan kaçıp arkadaşlarımla gittiğim o internet kafede, tekrar cam kenarındaki birebir sandalyede buldum kendimi. Karşımda bir kasaba merkezi, buyruğumu bekleyen köylüler, keşfe hazır bir gözcü, tam olarak yıllar evvel hissettiğim o heyecanı hissederek başladım oyuna.
Tanıdığımız her şey yerli yerinde, tekrar koyunları, çalıları ve tarlaları kullanarak yiyecek biriktiriyor, odun topluyor, madenlerden taş ve altın çıkarıyor, her işe koşan köylülerimizle güçlü bir iktisat inşaa edip çağlar uzunluğu sürecek bir çabaya girişiyoruz. Rahatça söylemek isterim ki, barındırdığı tüm yeniliklere karşın Age of Empires 4, size uzun yıllar evvel aldığınız o tadı hissettirecek, köklerine sadık, gerçek bir Age of Empires oyunu.
Ne Age of 2’ymiş arkad..-şakk
Tekrar de bu durumu yanlış anlamamak gerek, AoE4 her ne kadar öncüllerinin ruhunu barındırsa da eski klasiklerin kolay bir kopyası değil. Relic’in seriye yaptığı dokunuşlar ve ortadan geçen yıllarda gelişen teknolojinin katkısı bariz olarak görülebilir durumda. Birinci olarak oynanış manasında epeyce faydalı düzenlemeler yapılmış ve oyuncuya yük olan birçok mekanik elden geçirilmiş. Tarlaların otomatik yerleştirilebilmesi, kuzuların koşturarak gözcünüzü takip etmesi, hayvan leşlerinin taşınabilmesi üzere ufak dokunuşlar oyuncuyu birçok açıdan rahatlatıyor.
Alışılmış eski mekaniklerde yapılan kimi değişikliklerin serinin sıkı takipçileri ortasında uyuşmazlığa yol açtığını da eklemek gerek. Bilhassa okların artık direkt gayeye ulaşması ve mikro denetim ile bunlardan kaçmanın mümkün olmaması büyük reaksiyon gördü lakin ferdî olarak bu tıp değişikliklerin oyuncuyu gereksiz mikro denetim yükünden kurtararak çok daha rahat ve strateji odaklı bir oynanışa müsaade verdiğini hissettim.
Ki aslında bu rahat oynanış genel manada beta sürecinde en şad olduğum şeylerden birisi oldu. Age of Empires 4, gerçek bir RTS oyunu oynadığınızı sonuna kadar hissettirse de sizi yoran bir oyun değil. Bilhassa Starcraft 2 oynarken hissettiğim tansiyonu, inşaa sırasını kusursuz formda uygulamaya yada eksiksiz mikro denetim yapmaya çalışırken yaşadığım gerilimi hiçbir halde hissetmedim. Dereceli maçlarda doğal ki emsal şeyler yaşanacaktır fakat yorucu bir günün akabinde açıp gerilim atmak için açacağım strateji oyununu bulduğumu düşünüyorum.
Sinema üzere sahneler yaşatan RTS mi olur?
Yapılan dokunuşlar eski mekaniklerin düzeltilmesinden ibaret değil, tersine kimilerini uzun yıllar evvel keşke olsa diyerek hayal ettiğimiz, kimilerini ise hiç düşünmediğimiz birçok yeni mekanik var. Birer örnek vereyim. Birinci olarak sonunda okçuları surlara çıkarabiliyoruz ki bu özellik savunma savaşına yepisyeni bir boyut katmış. İhtimamla planladığınız surlara okçuları yerleştirip gerçek manada sinema sahnelerini andıran bir savunmayı yönetmek süper hissettiriyor. Öteki tarafta ise gerekli araştırmalar yapıldığında direkt piyade üniteleri tarafından alanda koçbaşı ve kuşatma kulesi üzere makinelerin inşa edilebilmesi hücum ve baskınlara hoş bir dinamik katıyor. Bir de ben evvelki oyunlara göre haritanın çok daha canlı, harita denetiminin çok daha değerli olduğunu hissettim lakin bunu nasıl anlatabilirim emin değilim, denetiminizdeki milletin bonuslarına bağlı olarak haritadaki makul kaynaklarla daha etkin etkileşime geçmeniz gerekebiliyor.
Age of Empires 4 hakkında en merak ettiğim bahislerden birisi olan milletler ortasındaki asimetriyi de sonunda deneyimleme talihim oldu. Doğrusunu isterseniz farklı milletlerin oynanışı ortasında benim beklediğim kadar radikal bir fark bulunmuyor, kuşkusuz AoE2’ye nazaran fark düzeyi kat kat artmış olsa da bu farklar daha çok ekonominizi kurarken yararlanacağınız bonuslar ve de ordularınızı oluştururken kullanacağınız ünitelerle sağlanmış; örneğin Kutsal Roma ile oynarken rahipler ve kutsal emanetler size önemli avantajlar sağlarken İngilizlerde uzun yaycılar ordunuzun gövdesini oluşturuyor, lakin Starcraft 2 yada Company of Heroes düzeyinde bir asimetri beklemeyin. Gerçi oynanış konusunda daha özgün mekaniklere sahip olan Moğollar yada Ruslar betada yer almadığı için de bu türlü hissetmiş olabilirim.
Aferin Relic, otur, 100
Gelelim birinci oynanış imgeleri geldiğinden beri önemli tartışma konusu olan grafiklere. Açıkçası AoE4’ün “cartoony” grafik şekli beni hiç rahatsız etmemişti, lakin gördüğüm kadarıyla açık beta öncesi bilhassa renk düzeylerinde yapılan ayarlarla biraz daha solgun ve gerçekçi bir görsel yapı kurulmaya çalışılmış. Bu mevzuda pek seçici bir oyuncu olmadığımı not düşerek ben genel manada görsellerden şad kaldığımı söyleyebilirim. Yalnızca kamera açısının biraz daha genişletilebileceğini düşünüyorum, bilhassa kentiniz belirli bir boyutu aştığında nerde ne olduğunu yakalamak sıkıntı olabiliyor. Bir de çok beğendiğim bir özellikten bahsetmek isterim; nasıl tasarladıklarını çözemesem de binalar ortasında otomatik olarak çıkan yollarla baştaki küçük köyünüzün vakit içinde gerçek bir Ortaçağ kentine dönüşmesini izlemek inanılmaz keyifli. Binaları hiç hesaplamadan, büsbütün maçın gidişatına nazaran genişlediğim vakitlerde bile ortaya görsel açıdan pek hoş bir kent çıktı.
Ortaya sıkıştırmak üzere olacak lakin oyunun Beta sürümünde olmasına karşın optimizasyon konusunda ziyadesiyle başarılı olduğunu da eklemek isterim, vakit zaman (özellikle Çağ geçişlerinde) anlık FPS düşüşleri yaşasam da oynanış zevkimi bozan bir takılma yahut çökme yaşamadım. Ki çıkış sürecine kadar bu husustaki pürüzler de giderilecektir. Beta’yı açana kadar varlığından haberimin olmadığı Türkçe çeviri de hoş yapılmış, birinci başta alışkanlıkla İngilizce’ye dönmeye çalışsam da beceremeyip Türkçe olarak oynamaya başladığımda epeyce başarılı bir çeviri ile karşılaştım.
Sonuç olarak buram buram Age of Empires kokan, evvelki oyunların kusurlarından ders alan, gerekli yeniliklere sahip, pek çağdaş, taş üzere bir RTS gümbür gümbür geliyor. Betanın üstünden şimdi birkaç gün geçmesine karşın tam sürüme kalan günleri saymaya da başladım. Oyunun kimi eksikleri, önemli istikrar meseleleri var mıydı? Mutlaka evet, bilhassa ünitelere 2 nokta ortasında devriye gezme buyruğu verememek biraz canımı sıktı, lakin bana kalırsa bunların hiçbiri çıkışa kalan 1 ay ve sonrasında gelecek 2-3 büyük güncelleme ile çözülemeyecek problemler değil. Kaldı ki 22 yıllık Age of Empires 2 bugün hala güncelleme alırken bu oyunun da çok uzun yıllar boyunca desteklenip büyüyeceğini görmek güç değil.
