https://storage.oyungezer.com.tr/ogz-public/public/content/2022/07/14/content_62cfde1da2a9a_75696.jpg

Fut’un bol olanı

Nintendo oyunlarının en sevdiğim yanı herhangi bir konspeti alıp kendilerine ait bir bambaşka bir şeye dönüştürebiliyorlar. Golf ve tenis hayatta izlemem ama Mario’nun tenis ve golf oyunları arkadaşlarımla birlikte oynadığım en eğlenceli oyunlardandır. Futbolu takip ediyorum yalan söylemeyeyim ama Mario Strikers’ı Gamecube’de oynadığımda aklıma bildiğimiz anlamıyla futbol gelmiyordu. Bir kale ve top var ama gerisinin futbolla alakası yok. Mario Strikers Battle League de aynı formülü uyguluyor. Sadece oyunlarda olan o “kontrollü kaos” ölçeğinin ibresi biraz daha kaos yönüne kaymış.

Eğer Gamecube veya Wii’de Mario Strikers oynamadıysanız bu seriye en çok benzeyen oyun Goal 3 ( Kunio Kun No Nekketsu Soccer League) olabilir. Oyunda özel vuruşlar var, faul yapmak serbest değil gerekli de hatta. Bütün bunların üstüne durumdan duruma saha içi kaosla da boğuşmak gerekiyor. Bunu kötü bir şey gibi söylemiyorum. Topu alırken bir anda Donkey Kong tarafından duvara yapıştırılmak veya üzerime devasa bir bomba gelmesi alıştıktan sonra o kadar kötü gelmiyor inanın. Zaten bu patlamalı, kaydırmalı özel eşyaların gelmesinin de bir mantığı var. Toplu karakterlere her türlü şiddet mubah ama Prenses Peach’e durup dururken omuz atarsanız taraftar bundan rahatsız oluyor rakip takıma eşyalar vermeye başlıyor. Yani sert oynamak bir taktik olsa da bunun geri dönüşünü de göze almak gerekiyor. Atılacak bir gole kıyasla rakip takıma gidecek değerli bir eşya sorun olmasa da rakibe sürekli mühimmat sağlamanın anlamı da yok.

Süper vuruşlarıysa sürekli yapmak mümkün değil. Sahaya düşen enerji küresini kim kaparsa, o süper şut çekebiliyor hale geliyor. Bu vuruşlar kurtarılamaz değil ve kaleye olan uzaklığa göre kesin gol olan o mükemmel şutu atmak zorlaşıyor. “Süper enerji” olarak tanımlayacağım bu güçlendirmenin geldiği zaman da hem savunma yapmak hem de ofans çok eğlenceli oluyor. Savunuyorsanız rakibin olabildiğince çabuk şut çekmek isteyeceğini öngörerek daha sert oynamanız gerekiyor. Saldırırken de o enerji bitmeden olabildiğince çabuk girmek gerekiyor rakip sahaya.

Üç top bir penaltı

Serinin önceki oyunlarından üç önemli farklı var. Eskiden bir ana karakter seçip yanına üç yancı alırken artık bütün takımı Mario ailesinin fertleriyle doldurmak mümkün. Örneğin Bowser’ın, Wario’nun, Waluigi’nin olduğu bir “gerçek kötüler” takımı kurmak istiyorsanız bu gayet mümkün. Diğer farksa arenanın eski oyunlara göre çok ama çok daha dar olması. Eski Mario Strikers oyunlarında topu aldığınız zaman, rakibe karşı pozisyon almak veya pas atacağınız oyuncuya yaklaşmak için bolca zamanınız varken burada her pozisyonda en az iki rakiple karşı karşıya geliyorsunuz. Son olarak en önemli değişiklikse eşya sistemi olmuş. Her karakterin hız, güç, şut gibi belirli özellikleri var. Genel olarak her karakter ortalamaya yakın dengeli yapıdalar, örneğin Christiano Ronaldo gibi aşırı hızlı kimsenin yakalamayacağı bir karakter yok. Böyle biri olmasını istiyorsanız, turnuva ve maçlardan gelen puanlarla karakterlere yeni forma zırhları açmak mümkün oluyor. Bu zırhların elbette götürüleri oluyor. Örneğin hız bonusu veren bir kask bu sefer şut tekniğini azaltıyor. O yüzden 25 yetenek puanının tamamını doldurmuş bir karakter diğer yönlerden ciddi anlamda aksar halde olabiliyor.

Battle League içerik olarak da beni hayal kırıklığına uğratmadı. Çevirimiçi maç yapabilmek bile başlı başına oyunun ömrünü 5-6 ay arttırıyor. Bir de bunun üstüne kupalar ve açılabilir zırh parçaları gelince, bütün içeriği sindirmek isteyen oyuncuların Mario Strikers’a bolca zaman harcayacaklarını öngörmek zor değil. Biliyorsunuz Nintendo’nun oyunlarını çıkışlarından yıllar sonra ücretsiz içeriklerle desteklemek gibi bir huyu var. Bu yüzden “Mario Strikers aldık 3 günde yapacak bir şey kalmadı” gibi bir durumun başınıza gelmeyeceğinden eminim.

Prensesin kramponunu kim çaldı?

Benim oyunla ilgili tek ve en büyük sıkıntım, Nintendo oyunlarına kıyasla biraz fazla “kontrolsüz” kaos olması. Saha gerçekten çok dar ve rakiplerinizi geçmek, saldırılardan kaçmak biraz şansa bakıyor. Önceki oyunlarda iyi bir pas ve bir defansı geçerek bir anda kaleci ile karşı karşıya kalmak mümkünken Battle League için bunu söylemek güç. Eski oyunlarda da halı saha havası vardı ama bu biraz daha minyatür halı sahaya dönmüş resmen. Aynı şekilde gelen eşyalar da sahanın daralması nedeniyle eskisine oranla çok daha etkili hale gelmişler. Bir bomba atınca mesela en az 2-3 kişi yere devriliveriyor. Eşyaların bu kadar etkili hale gelmesi, kaçış zıplamaları, şut atar gibi yapıp kaçmalar gibi oyunu öğrendikçe gelen ustalık hamlelerini etkisiz hale getirmiş.

Mario Strikers Battle League hem çevirimiçi oynama seçenekleri hem de bolca içeriğiyle beni mutlu etmiş olsa da “Oynaması zor öğrenmesi kolay” Nintendo formülünün biraz dışına çıkması nedeniyle tam anlamıyla içime sinen bir oyun olamadı. Alırsanız iyi vakit geçireceğinize şüphem yok lakin benim üniversite yıllarında Gamecube ile yaşadığım gibi sürekli geceli gündüzlü oynadığımız o deneyimi veremeyebilir. Bir futbol oyunu veya kısmen daha teknik bir oyun bekleyen oyuncular bir nebze hayal kırıklığına uğrayabilirler ama Mario Strikers’ın bir parti oyunu olarak hâlâ büyük bir potansiyeli var.

What is your reaction?

0
Excited
0
Happy
0
In Love
0
Not Sure
0
Silly

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir