Ülkemizde Bulunan ve Düşmana Teslim Olmak Yerine Kahramanlık Destanı Yazan Xanthos’un Hikâyesini Okuduktan Sonra İlk Fırsatta Gidip Görmek İsteyeceksiniz
Ülkemizin, göz kamaştırıcı hoşluklarından biri olan Antalya kentinde, tarih ve mitolojinin izlerini taşıyan Xanthos Antik Kenti yer alıyor. Asırlık bir geçmişe sahip olan bu kent, gayret ruhuyla kendine hayran bırakıyor.
Eşen Çayı kıyısındaki iki zirve üzerine kurulan Xanthos, vakit içinde savaşların, doğal afetlerin ve farklı medeniyetlerin tesiriyle birçok kere yıkıma uğrasa da her seferinde küllerinden tekrar doğmayı başardı. Büyük İskender’in yağmaladığı, Romalılar tarafından ele geçirildiği ve antik devrin birçok savaşına tanıklık ettiği bilinen Xanthos, yalnızca bir arkeolojik alan değil; tıpkı vakitte insanlık tarihine ışık tutan bir hazinedir.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almasıyla da dünya çapında tanınan Xanthos, tarih tutkunlarını ve meraklı gezginleri büyüleyici bir keşif seyahatine davet ediyor. Pekala onu bu kadar özel kılan şey ne?
Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan Xanthos Antik Kenti, tarihin derinliklerinde yatan hüzünlü ve etkileyici bir geçmişe sahip.
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bu antik kent, insanların teslim olmayı reddettiği ve vakte meydan okuyan kalıntılarıyla dikkat çekiyor. 1950’lerde başlayan hafriyat çalışmaları, günümüzde Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Kısmı hafriyat grubu tarafından sürdürülüyor.
Xanthos, Likya uygarlığının değerli bir merkezi olup MÖ 2. yüzyılda başşehir olarak kullanılmıştı. Kent, Likya’nın geniş bir alanına yayılan en kıymetli kenti pozisyonunda bulunuyor. Xanthos’un UNESCO listesine alınması, Letoon ile birlikte kıymetlendirilerek bölgenin kutsal alanlarını temsil etmesinden kaynaklanıyor.
Xanthos Antik Kenti, tarih boyunca derin izler bırakan trajik kıssasıyla öne çıkıyor.
Bu eski kent, tarihin en dokunaklı özgürlük kararlarından birini temsil eden bir olayla tanınır. MÖ 545’te Pers ordusunun güçlü saldırısına maruz kalan Xanthos, mahallî halkın cesaretli direnişiyle karşılaştı. Lakin vakitle kuşatmanın sürmesiyle direnişin sonuç getirmeyeceği anlaşıldı. Perslerin topraklarını ele geçirmeye başladığını gören Xanthoslular, kentin teslim alınmaması için çaresizlik içinde hareket ettiler.
Kadınlar, çocuklar, köleler ve tüm mal varlıkları toplanarak kaleye sığınarak kenti ateşe verdiler. Xanthos’un halkı, bağımsızlıkları uğruna gösterdikleri mert direnişle tarihin unutulmaz anlarından birini yaşattılar. Fakat, Roma İmparatoru Brütüs’ün MÖ 42’deki taarruzuyla benzeri trajik olaylarla yüzleşmek zorunda kaldılar. Roma’nın hakimiyeti altına giren kent, Arap akınlarının akabinde sessizliğe gömüldü.
Xanthos’taki anıt mezarlar ve öbür yapılar, bölgedeki yöneticilerin ve kültürel seçkinin ömür stilini yansıtıyor.
Likya kültürünün İskender’in işgâliyle yok olması, Xanthos’un kıymetini ve statüsünü kaybetmesine neden oldu. Lakin antik kentin çeşitli yapıları, Anadolu’nun güçlü tarihini günümüze taşıyor.
Sonuç olarak, Xanthos Antik Kenti, sadece bir arkeolojik alan değil; birebir vakitte tarih ve kültür mirasıdır. Bu büyülü kentin hikâyesi, ziyaretçilerini geçmişte bir seyahate çıkararak tarihin derinliklerine götürüyor. Bugün ise kentin bu hüzünlü geçmişi, her yıl binlerce turisti kendine çekiyor.
