Saatlerce farklı farklı bahislere çalışan yüzlerce öğrenci, akıllarda tek soru; bu kadar mevzuyu aklımızda nasıl tutacağız? Okul periyodu boyunca birbirinden farklı derslere saatlerce çalışsak da kimi vakit öğrendiğimiz bilgileri -sınav vakti üzere vahim anlarda- hatırlamakta zorlanabiliyoruz. Bu zorluğu ortadan kaldırmak için, öğrenilen bilgilerin akılda daha kalıcı olmasını sağlayan hafıza sarayı ve pomodore tekniği üzere kimi taktiklere yakından bakmak istedik.
Sınav vakti geldiğinde yüzlerce öğrencinin aklına tek bir soru gelir; “bu kadar şeyi öğrenip nasıl aklımda tutacağım?” Çalışmayı son haftaya bırakan öğrenciler için genellikle bütün ders programını kısa bir müddette öğrenmek, pek de mümkün değildir.
Hızlıca öğrenmenin mümkün olmadığı durumlarda da devreye ezber prosedürleri girer. Peşin peşin söyleyelim, ezberlemek hiçbir vakit öğrenmenin yerini tutamaz lakin birkaç gün evvel ne çalıştığımızı ya da en son üzerinden geçtiğimiz mevzuyu hatırlamak için, çeşitli ezber ve hatırlama yöntemlerine başvrabiliriz. Öğrendiğimiz şeylerin akılda kalmasına imkan sağlayan metotlar nelermiş, yakından bakalım.
İlk başta çalışacağınız ortamı güzelce düzenleyin:
Sınava hazırlanırken yapmamız gereken birinci şey, beynimizin yalnızca çalıştığımız mevzuya odaklanmasına müsaade vermektir. Bu yüzden çalışma masasında hatta odada dikkat dağıtabilecek ögeleri ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Çalışmak için koltuğunuza oturmadan evvel masada ne kadar dikkat dağıtıcı öge varsa toplayın ve geriye yalnızca dersi çalışacağınız kitaplar, defterleriniz ve hangi teknolojik aygıttan yararlanıyorsanız o kalsın. Bu sayede çalışma esnasında gözünüz öteki şeylere kaymaz ve dikkatiniz basitçe dağılmaz.
Hafıza sarayından (Loci metodu) yararlanın:
Sıkı bir Sherlock Holmes hayranları ne demek istediğimi çoktan anladı bile. Hatırlayacak olursanız dizinin bir kısmında Sherlock, kendi zihninde inşa ettiği hafıza sarayından birtakım anıları tekrar hatırlayıp kimsenin çözemediği (klasik Sherlock işte) bir olayı çözebilmişti.
Loci metodu teoride kolay, pratikte biraz zorlayıcı bir sistemdir. Hangi hususa çalışırsanız çalışın, yeni öğrendiğiniz en küçük şeyi bile beyninizde sizin yarattığınız bir odadaki çekmeceye koymanız, muhtaçlık halinde de hangi çekmeceden hangi bilgiyi alabileceğinizi bilmeniz gerekiyor.
Bu metodu uygulamanın en kolay yolu, bir şeyler öğrendikten sonra gözlerimizi kapatıp büyük bir saray, konut ya da kütüphane hayal etmek. Diyelim ki anatomi çalışıyorsunuz ve insan ayağında yer alan kemikleri ezberliyorsunuz. Gözlerinizi kapatın ve öğrendiğiniz şeyi görselleştirmeye çalışın. Kendi yarattığınız konutta bir dolap bulun ve bu dolaba öğrendiğiniz bilgileri yerleştirdiğinizi hayal edin. Hangi bilgiyi hangi dolaba yerleştirdiğinizi hatırlamak da size kalmış natürel.
Ne öğrendiğinize dair bir çizelge tutun:
Söz uçar yazı kalır diye boşuna dememişler. Günlük ve haftalık olarak ne çalıştığınıza dair bir çizelge tutarsanız, bu çizelgeye bakarak hem nereden devam edeceğinizi hem de bir evvelki günlerde beyninizi hangi hususlarla meşgul ettiğinizi öğrenmiş olursunuz.
Ayrıca birçok öğretmen, öğrencilerin bu çizelgeye bakarak kısa tekrarlar yapmasını tavsiye ediyor. Örneğin her gün bir evvelki mevzuyu yarım saat ya da bir saat boyunca tekrarlamak, sağlama yapma niteliğinde olacağı için öğrendiğiniz her şey çok daha akılda kalıcı olacaktır.
Uzun müddetli çalışmalarda beyninizin yandığını hissediyorsanız Pomodoro tekniğine başvurun:
Pomodore, vakit denetimi ve verimlilik konusunda en başarılı sonucu veren tekniklerden birisidir. Uygulaması son derece kolay olan Pomodore tekniğini ekseriyetle yoğun konsantrasyon gerektiren işlerde çalışan beşerler uygular.
Bu tekniği uygulayabilmek için gereksiniminiz olan tek şey, artık bütün akıllı telefonlarda bulunan zamanlayıcı. Zamanlayıcıyı 25 dakikaya ayarlayın ve ve bu 25 dakika boyunca ders çalışmak dışında rastgele bir şeyle asla ilgilenmeyin. 25 dakikanın sonunda 5 dakikalık bir mola verin ve bu molada kafanızı dağıtacak, odaklandığınız şeyden uzaklaşmanızı sağlayacak farklı bir aktivite yapın.
Pomodore tekniğini uygularken süreyi ,kendi tecrübelerinize göre ferdî olarak belirleyebilirsiniz. Örneğin oburu için 25 dakika tam verimli geçer, sizin için 35 dakika. Mola mühletlerine de (çok uzun olmamak şartıyla) yeniden siz karar verebilirsiniz.
Çalışma ve mola müddetlerini bir defa belirledikten sonra kendi koymuş olduğunuz kurallara uymak, büyük değer arz ediyor. Örneğin bir gün 25 dakika çalışma, 5 dakika mola sonraki gün de 35 dakika çalışma, 10 dakika mola üzere sistemsiz bir yoldan ilerlerseniz rutininizi kaybetmiş ve bunu bir alışkanlık haline getirmekten uzaklaşmış olursunuz.
Belirlediğiniz müddetlerde döngüyü 4 kez tamamladıktan sonra çok daha uzun bir mola vermeniz gerekir. 25 dakikalık bir çalışma mühleti belirlediniz diyelim, molalar haricinde 100 dakika geçtiği vakit 15 – 20 dakikalık bir mola vermek zihninizin yenilenmesine yardımcı olacaktır. Daha ayrıntılı anlatım için aşağıdaki içeriğimize göz atabilirsiniz:
Çalıştığınız müddet boyunca toplumsal medyadan, telefondan ve bilgisayardan uzak durun:
Günün her anında en dikkat dağıtıcı şeylerin başında telefonumuz ve bilgisayarımız gelir. Arkası kesilmeyen bildirimler, Instagram’da kim neler paylaşmış diye merak etmeler, 10 dakika oyun oynayayım ne olacak diyenler…
Bunların sonu nitekim kesilmiyor ve şayet siz kendi kendinize kelam geçiremezseniz, telefonunuz ya da bilgisayarınız yüzünden ders çalışma konusunda büyük ziyanlar görmeye devam edeceksiniz. Bunun için çalışmanın yeri başka, cümbüşün yeri bambaşka olmalıdır.
Dersin başına oturacağınız vakit hiçbir biçimde telefonunuzu yakınlarda bulundurmamanız gerekiyor. Çok kıymetli bir şey olmadığı sürece telefonu sessize alın ve sizden uzak bir yere yerleştirin. Online eğitime geçtiğimiz şu periyotta bilgisayarı kapatmak pek mümkün olmayacaktır lakin kendi iradenize sahip çıkıp, “dur bi Steam’e bakayım” diye bir kanıyı asla aklınızdan geçirmemeniz gerekiyor.
Ders çalışmak ve uyumak ortasına öteki bir aktivite koymayın
Geç saatlere kadar çalıştıktan sonra birçoğumuz geceyi, kendimizi oyunla ödüllendirerek bitirir. Halbuki bu, çalıştığımız konulara haksızlık etmek manasına gelir. Beynimiz, gece uyurken kendisini yeniler ve yeni öğrendiği şeyleri bir süzgeçten geçirerek daha kalıcı hale getirir. Öğrenilen şey ne kadar tazeyse, hafızaya atma süreci de o kadar kolay bir halde gerçekleşir.
Gece çalıştıktan sonra beynimizi bir de oyunla ya da öbür bir aktiviteyle yormaya devam edersek, ders çalışırken öğrendiğimiz şeylerin belki de en kıymetli kısımları uçup gidecektir. Bu yüzden gece uyumadan evvel son yaptığımız şey kesinlikle yeni bir şeyler öğrenmek, ders çalışmak olmalıdır.
Benzer içeriklere de göz atabilirsiniz:
