Aç Olmasak Bile Restoranlar Yaydıkları Kokularla Bizi Nasıl Baştan Çıkarıp Kendilerine Çekiyorlar?
Alışveriş merkezlerinin yemek katında ya da bir caddede gezerken burnunuza lezzetli bir patates kızartması kokusu ya da fırından yeni çıkmış sıcacık poğaçaların kokusu çarptı mı? Kendinizi kokuya hakikat giderken bulduğunuzda yalnız olmadığınızı bilmelisiniz.
Zincir restoranlar, müşterileri içeri çekmek ve onları bir şeyler yemeye ikna etmek için yıllardır kokuların gücünü kullanıyor.
Bu, düşündüğümüzden çok daha akıllıca ve ustaca planlanmış bir strateji. Pekala, sahiden kokular bizi nasıl etkiliyor ve bu restoranlar bizi nasıl baştan çıkarıyor?
Kokuların gücü sandığınızdan daha tesirli.
Koku, beynimizin limbik sistemiyle direkt irtibatlı ve bu sistem; hislerimizi, anılarımızı ve hatta yeme isteğimizi denetim ediyor.
Bu yüzden hoş bir koku duyduğumuzda çabucak aklımıza o kokuyla ilgili güzel anılar geliyor ve bir anda canımız çekmeye başlıyor.
Taze pişmiş ekmeğin kokusu, birçok kişiyi çocukluğunda büyükannesinin mutfağında hissettirir ve bu nostalji, kişiyi o an bir şeyler yeme fikrine de ikna eder. Zincir restoranlar işte tam da bu noktada devreye giriyor.
Restoranlar kokuları şuurlu olarak kullanıyor.
Zincir restoranlar, yalnızca lezzetli yemekler sunmanın ötesinde, koku stratejileriyle de müşterileri cezbediyor.
Fast-food devleri, etin ızgarada pişerken çıkardığı o cazip kokuyu özel havalandırma sistemleri ile restoran dışına veriyor. Yoldan geçen biri bu kokuyu aldığında, acıktığını hissediyor ve kendini bir anda restorana yanlışsız giderken buluyor. Bu da hayli tesirli bir pazarlama stratejisi olarak karşımıza çıkıyor.
Benzer halde kahve zincirleri de sabah işe yetişmeye çalışan birini o beğenilen kahve kokusuyla yakalamayı hedefliyor. Taze çekilmiş kahvenin kokusunun da yorgunluğumuzu azaltacağını ve bizi motive edeceğini bildiğimizden o kokuya çekiliyoruz.
Aroma mühendisleri de var desek!
Kokuların yanlışsız bir biçimde yönetilmesi natürel ki kolay bir iş değil; bu noktada devreye aroma mühendisleri de giriyor. Makul kokuların insan davranışları üzerindeki tesirlerini inceliyorlar ve restoranlara en uygun kokuları sunuyorlar.
“Hangi saatte, hangi yoğunlukta bir koku kullanılmalı, hangi bölgede daha tesirli olur?” üzere soruların karşılıkları bu uzmanlar tarafından belirleniyor.
Sabah saatlerinde daha ağır kahve kokuları yayılırken, öğle saatlerinde kızarmış et kokuları tercih ediliyor.
Stratejilerin sonu yok.
Zincir restoranların kokularla yaptığı bu ‘baştan çıkarma’, aslında müşteri psikolojisini anlamaya dayanıyor. Beşerler, hoş kokan bir yerde daha fazla vakit geçirme eğiliminde oluyor.
Üstelik bu strateji, yalnızca aç olanları değil, tok olanları bile harekete geçirebiliyor. Güzel bir koku, insanın canını çektiriyor ve bir anda kendinizi hiç aklınızda yokken tatlı sipariş ederken bulabiliyorsunuz.
Tüm bu bilgilerden sonra artık restoranların manipülasyonuna uğrarken bir daha düşünmenizde yarar var.
Bunları da inceleyebilirsiniz:
