50.000 Km Yükseklikteki Bir Asteroide Bağlı Olarak Süzülecek, Sınırları Zorlayan Gökdelen Projesi (“Yok Artık!” Dememek Elde Değil!)
Gökdelenlerin yeryüzünden gökyüzüne uzanan ihtişamlı yapılarına alıştık. Pekala ya tam zıddı olsaydı? Bu içerikte gökyüzünde asılı durması planlanan hayli yenilikçi bir gökdelen projesinden bahsedeceğiz.
Analemma Kulesi ismi verilen bir gökdelen projesi alışılagelmiş gökdelen konseptinden epeyce farklılaşarak yenilikçiliğe meydan okuyan bir vizyona sahip.
Clouds Architecture Office (Clouds AO) tarafından geliştirilen bu gökdelen projesi bir asteroide asılı duracak biçimde tasarlanmış.
Evet yanlış duymadınız. Devasa bir gökdelen bir asteroide bağlı olacak ve dünya üzerinde süzülecek!
Clouds AO’nun kurucuları Masayuki Sono ve Ostap Rudakevych, bu projeyle âdeta mimarinin geleceğini yine tanımlamayı amaçlıyor.
Mimarinin sonlarını zorlayan ve geleceğe dair heyecan verici bir vizyon sunan bu gökdelen âdeta bilim kurgu sinemalarından fırlamış gibi görünüyor.
Analemma Kulesi Dünya’dan 50.000 kilometre yüksekte bir asteroide asılı duran ve gökyüzünde daima hareket eden bir gökdelen olacak halde tasarlandı.
Yapının bu özelliğiyle her gün sekiz formlu bir yörüngede hareket edeceği ve hem kuzey hem de güney yarımküreleri dolaşarak farklı kentlerin üzerinden geçebileceği söyleniyor.
Bu yapı, hayata geçirilebilirse inşa edilen en yüksek bina olma özelliğini taşıyacak.
Proje, konutlardan iş yerlerine, ticari alanlardan dinlenme bölgelerine kadar uzanan geniş bir ömür alanını yenilikçi bir perspektifte sunmayı hedefliyor.
Ayrıca, projede güneş gücüyle çalışan sürdürülebilir bir sistem kullanacağı ve böylece kulenin elektrik muhtaçlığını karşılaması için gerekli tüm enerjiyi gökyüzünden toplamasının mümkün kılınacağı belirtiliyor.
Teknoloji ve inovasyonun birleştiği günümüz kaidelerinde bile asteroide bir bina asmak çılgınca gelse de projenin ardındaki vizyoner mimarlar için bu proje gelecekteki sürdürülebilir şehirlerin nasıl görünebileceğine dair kıymetli bir adım!
Projenin NASA’nın asteroitleri yönlendirme projelerinden ilham aldığı söyleniyor.
Yani şayet teknik ve finansal pürüzler aşılabilirse, bu devasa kule gerçekten de inşa edilebilir.
Projenin bütçesi ve tamamlanma tarihi şimdi net olmasa da projenin uygulanabilirliği için çok lakin çok büyük bir yatırım gerektiği aşikâr.
NASA’nın asteroit yönlendirme deneyleri bu tıp teknolojilerin mümkün olduğunu gösteriyor lakin şimdi bu ölçeklerde bir projeyi gerçekleştirecek teknoloji tam manasıyla mevcut değil.
Yine de bu yavuz fikrin mimaride ihtilal yaratacak potansiyele sahip olduğu söyleniyor.
