Tam 15 Yıl En Çok Satanlar Listesinde Kalan Pink Floyd Hakkında İlginç Bilgiler: Bir Albümü Film Bile Olmuş!

1960’lı yıllarda İngiltere’de kurulan rock müzik kümesi Pink Floyd, hem süratli bir yükseliş yakalayarak bugün bile sayısız hayranı olan bir efsaneye dönüştü hem de unutulmaz albümlere imza attı. Gelin en sıkı hayranlarının bile kimilerini birinci kere duyacağı, Pink Floyd hakkındaki değişik bilgilere yakından bakalım.

1960’lı yıllar tüm dünya için bir değişimin başlangıcı oldu. Bilhassa müzik dünyasında yeni kurulan kümeler bu piyasanın da bir daha asla eskisi üzere olmayacağını açık bir halde gösteriyordu. İşte bunlardan bir tanesi de Pink Floyd kümesidir. İngiltere’de birkaç genç müzisyen tarafından kurulan Pink Floyd, hızla yükseldi ve bugün sayısız hayrana sahip bir efsaneye dönüştü. 

Pink Floyd kümesinin yükselişi tam da kendilerine yakışır bir formda, süratle gerçekleşti. O denli ki 1970’li yıllara geldiğimizde bir efsaneye dönüşmüşlerdi bile. Özellikle canlı konserlerindeki performansları bu büyülü yükselişi daha da hızlandırdı. Grup üyelerinin bir bir ayrılması ise bu yükselişin bir noktada yavaşlamasına neden oldu. Gelin Pink Floyd hakkında kimilerini birinci sefer duyacağınız farklı bilgilere yakından bakalım.

En sıkı hayranların bile kimilerini birinci kere duyacağı, Pink Floyd hakkındaki enteresan bilgiler:

• Grup birinci kurulduğunda değişik bir müzik anlayışına sahipti.
• Pink Floyd ismi, blues müzisyenlerinden geliyor.
• Barrett evvel kümesi, daha sonra da müziği bıraktı.
• The Piper at the Gates of Dawn albümü ile küme tepe seyahatine başladı.
• The Dark Side of the Moon ile kendi rekorlarını kırdılar.
• En ünlü müzikleri olan Another Brick Wall, Part 2 albümün öyküsünün küçük bir kesimidir.
• Animals albümü, George Orwell’ın romanından ilham alınarak yapıldı.
• Pink Floyd dağıldı mı diye sorarsanız karşılığı biraz karışık.

Grup birinci kurulduğunda değişik bir müzik anlayışına sahipti:

Pink Floyd, 1965 yılında İngiltere’nin başşehri Londra’da kuruldu. Grubun orjinal kurucu takımı gitar ve vokal olan Syd Barrett, davulcu olan Nick Mason, bas gitar ve vokal olan Roger Waters, klavyeci olan Richard Wright’ten oluşuyordu. Küme o vakitler kendilerine The Sea Set diyordu ve daha çok R&B coverları çalıyorlardı. Müzik anlayışlarının değişmesi, küme isminin da değişmesini sağladı.

Pink Floyd ismi, blues müzisyenlerinden geliyor:

Grup üyeleri birlikte çaldıkça öteki bir usule yönelerek blues ve caz üzere çeşitleri de müziklerine katmaya karar verdiler. Blues dünyasının efsane isimlerinden olan Pink Anderson ve Floyd Council’in birinci isimlerini birleştirerek de kümenin ismini Pink Floyd olarak değiştirdiler. Bu isim teklifini yapan kişi Syd Barrett olmuştu. Bir orta kendilerine The Abdabs da diyen küme, Pink Floyd ismini sevince bu halde devam etmeye karar verdiler. 

Barett evvel kümesi, daha sonra da müziği bıraktı:

Pink Floyd kümesinin kurucularından olan Syd Barrett hem kümenin ana solisti hem de asıl kelam yazarıydı. Fakat psikolojik rahatsızlıkları vardı. Grup tanınır hale geldikçe bu sıkıntıları düzgünce arttı ve 1968 yılında Pink Floyd’dan ayrıldı. Bir mühlet solo mesleğine devam eden ve yeni albümler yapan Syd Barrett, 1972 yılında müziği büsbütün bıraktı ve kendini fotoğraf yapmaya adadı. 2006 yılında pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. 

The Piper at the Gates of Dawn albümü ile küme tepe seyahatine başladı:

Pink Floyd kümesinin 1967 yılında yayınladığı birinci albümü olan The Piper at the Gates of Dawn, grubun müzik dünyasına bomba üzere girmesini sağladı. İnanılmaz kısa bir müddet içerisinde albüm patladı gitti. Bilhassa albümün açılış modülü olan Astronomy Domine tam manasıyla müzik dünyasını sarstı. Ritimler, gitar girişleri ve vokallerinin yanı sıra müziğin kelamları de gerçeküstü öğeler içerdiği için benzersizdi. Albümün kayıt tekniği de onu eşsiz yapan özellikler ortasında. 

The Dark Side of the Moon ile kendi rekorlarını kırdılar:

The Piper at the Gates of Dawn albümü patlayınca Pink Floyd neredeyse tüm dünya tarafından tanınan bir rock müzik kümesi haline geldi. Tam manasıyla tepeyi gördükleri albüm ise The Dark Side of the Moon oldu. 1973 yılında yayınlanan albüm Billboard 200 listesinde tam 937 hafta yani 15 yıl boyunca kendine yer bularak bir rekor kırdı. Yani Money ve Time üzere ikonik müziklerin bulunduğu bu albüm, ABD’de yaşayan her 14 bireyden biri tarafından satın alınmış oluyordu. Bugün bile hayal edemeyeceğimiz bir sayı.

The Dark Side of the Moon albümünün kapak görselinin ise apayrı bir kıssası var. Takım, albüm kapağı için Hipgnosis isimli tasarım şirketine giderek o devir genç bir dizayncı olan Storm Thorgerson ile görüştüler. Ondan sadece kolay ve bahadır bir tasarım yapmasını istediler. İşte bu iki sözlük istek sonrası ortaya bugün bir efsane haline gelen ışığı gökkuşağı halinde kıran prizma görseli çıktı. 

En ünlü müzikleri olan Another Brick Wall, Part 2 albümün öyküsünün küçük bir modülüdür:

Eminiz sıkı bir hayran olmasanız bile Another Brick Wall, Part 2  isimli Pink Floyd kesimini duymuşsunuzdur. Zira bu müzik, kümenin en ünlü müziğidir. Bunun nedeni, şarkının tanıdık lakin birebir vakitte kendine has bir melodiye sahip olmasıdır. Uzun yıllar radyoların liste başı müziği olan Another Brick Wall, Part 2 bir rock yıldızının düşüş öyküsünün anlatıldığı The Wall albümünün bir kesimidir. Şayet müziğin olağanüstü olduğunu düşünüyorsanız albümü dinleyin zira ortaya kocaman bir kıssa çıkıyor.

Elbette bu öykü sinemacıların da gözünden kaçmadı ve The Wall albümünde anlatılan kıssa, 1982 yılında Alan Parker tarafından Pink Floyd: The Wall ismiyle sinemaya uyarlandı. Bob Geldof tarafından canlandırılan Pink isimli bir rock yıldızının anlatıldığı sinema, esasen mükemmel bir kıssaya sahip olmasının yanı sıra çarpıcı animasyon sekanslarıyla da büyük beğeni topladı. 

Animals albümü, George Orwell’ın romanından ilham alınarak yapıldı:

Pink Floyd tarafından 1977 yılında yayınlanan Animals albümü, epey sert politik tenkitleri ve toplumsal eşitsizlik üzerine olan yorumlarıyla dikkat çekiyor. Albümdeki Dogs ve Pigs isimli müzikleri dinleyince aslında az çok albümün ilham kaynağı anlaşılıyor. George Orwell tarafından kaleme alınan Animal Farm yani Hayvan Çiftliği isimli roman tam da bu tıp bir hayvan kıssası üzerinden yapılan toplumsal bir tenkittir. Orwell’ın yazdığı bu alegorik yapıtın anlatısı, Pink Floyd tarafından çağdaş dünyaya uyarlanmıştır. Bir de bu gözle dinleyin. 

Pink Floyd dağıldı mı diye sorarsanız yanıtı biraz karışık:

Ekip üyelerinin değişmesi rock müzik kümelerinde bir gelenek üzeredir. Bu gelenek Pink Floyd’da da sürdü.Gruptan evvel Syd Barrett ayrıldı ve bu sırada David Gilmour dahil oldu. Sonraki yıllarda evvel Richard Wright, daha sonra da Roger Waters kümeden ayrıldı. Bir müddet Gilmour ve Mason, Pink Floyd ismiyle devam ettiler. Wright daha sonra tekrar katıldı ve 1994 yılında bir dizi konser düzenlediler. 

Uzun müddet küs kalan Gilmour, Wright ve Mason 2005 yılındaki Live 8 için yine bir ortaya geldi. 2008 yılında Wright hayatını kaybedince 2014 yılındaki The Endless River albümü o olmadan kaydedildi. Gilmour ve Mason 2022 yılında Ukrayna – Rusya Savaşı’nı protesto etmek için Hey, Hey, Rise Up! müziğini yaptılar. Pink Floyd, Rock and Roll Hall of Fame ve UK Music Hall of Fame listelerine alınarak onurlandırılmıştır. 

Efsane rock müzik kümesi Pink Floyd hakkında kimilerini birinci defa duyduğunuz enteresan bilgilerden bahsettik. Müzik dünyası bu kadar büyük bir değişim geçirmişken hala 60’lı yılların müziklerine bu kadar keyifle sarılıyor olmamız tahminen değişik bir sosyolojik araştırmanın konusu olabilir.