En Az Üç Çocuk: Dünyanın En Güçlü ve En Zengin Liderleri Neden Sürekli Daha Fazla Çocuk Yapmamızı İstiyor?

Bugün dünyanın en güçlü ve en güçlü insanları, daima olarak neden daha fazla çocuk yapılmasını istiyor? Bu sorunun yanıtı yalnızca demografik bir kaydı değil tıpkı vakitte global çapta değerli düşüncüleri de beraberinde getiriyor. Çin, Rusya, Kuzey Kore önderleri ve Elon Musk’ın yanı sıra Recep Tayyip Erdoğan’ın da her fırsatta en az üç çocuk demesinin altında yatan asıl sebep ne?

Dünyadaki tesirli figürlerin birçoklarının genç nüfusa vurgu yapmasının nedeni yalnızca yaşlı bakım masrafını en aza indirgemek değil.

Altında yatan sebepleri öğrendikten sonra dünyaya çocuk getirme ya da daha fazla çocuk sahibi olma kararınızı bir kez daha gözden geçirebilirsiniz.

Birçok dünya önderinin söylemlerinde daima “daha fazla çocuk” var.

Kuzey Kore Önderi Kim Jong Un, listedeki isimlerden biri. Ülke nüfusunun azalması üzerine Jong Un, Kuzey Koreli bayanlardan daha fazla çocuk istiyor. Kim Jong Un, öteki başkanların bilakis aslında biraz daha açık konuşuyor. Çok çocuk doğurmanın vatanseverlik olduğunu söyleyen önder, bu sayede güçlü bir sosyalist ülke kurma davalarının daha da hızlanacağının altını çiziyor.

Rusya Başkanı Vladimir Putin de daha fazla çocuk diyenlerden.

Rusya halkının büyükanneleri üzere yedi, sekiz hatta daha fazla çocuk yapması gerektiği konusunda davette bulunan Putin, bu açıklamasını “Mükemmel gelenekleri koruyalım ve canlandıralım.” tabirleri ile de süslüyor.

Ülkemizde de durumun birebir olduğunu biliyoruz.

Çeşitli platformlarda “üç çocuk” telaffuzlarından vazgeçmeyen Recep Tayyip Erdoğan, toplumumuzun daha fazla çocuğa muhtaçlığı olduğunu vurguluyor. Ayrıyeten Erdoğan, gençlerin evlenme yaşının daha erkene çekilmesini de istiyor.

Tek çocuk deyince aklınıza öncelikle Çin geliyor değil mi? Bu fikrinizi değiştirebilirsiniz.

Çünkü Çin, 2016 yılında tek çocuk siyasetinden vazgeçti ve iki çocuğa müsaade vermeye başladı. 2021’de ise üç çocuğun yolunu açtı.

Çin Ulusal İstatistik Ofisine nazaran geçtiğimiz yıl birinci kere nüfus azalması yaşandı. Ayrıyeten ülkenin kayıtlı evlilik sayısı da düşmüştü. Çin Önderi Xi Jinping, halkın yeni kültür geliştirerek gençlerin evlilik, doğum ve aileye bakış açısına ait rehberliğin güçlendirilmesini istiyor.

Örnek göstereceğimiz son isim ise Elon Musk.

11 çocuğa babalık yapan Elon Musk, yeterli bir baba olduğu sürece üremeye devam etmeye planladığını da açıkça söylüyor. Elon Musk, 2022 yılında attığı bir tweette ise şöyle dedi: Nüfus azlığı krizine yardımcı olmak için elimden geleni yapıyorum. Çöken bir doğum oranı, medeniyetin şu ana kadar karşı karşıya olduğu en büyük tehlikedir.

Geçtiğimiz günlerde ise Musk, kasıtlı olarak çocuk sahibi olmayanlarda berbat bir ahlak anlayışı olduğunu söyleyerek dikkat çekti.

İyi de ne bu ısrar?

Demografik kriz, dünya önderlerini korkutan gerçeklerden biri. Bu gidişata son vermek için pek çok ülkede cömert yardımlar yapılsa da bu teşvikler, istenilen sonuçların görülmesinde pek de tesirli olmuyor.

“Tamam da neden bu kadar üstüne düşünülen bir husus?” diye düşünebilirsiniz. Bunun alışılmış ki ülkelerin kalkınabilmesi ile direkt ilgisi var. Doğum oranların azalması, vergi ödemeye yetecek kadar genç personelden mahrum kalmadan tutun da farklı hususlarda olumsuz sonuçlar doğuruyor.

Yaşlılık periyodunda ebeveynlere bakmak için çocuklara gereksinim var.

Ailelerin ve toplumların işleyişi üzerindeki gerçek sonuçlardan biri de yaşlı bireylerin bakımı. 2010 yılında 80 yaşın üzerindeki her bireye bakım sağlayacak kişi sayısı aile başına yediden fazlaydı. Bu sayının 2030 yılına kadar ise dört olması bekleniyor.

Yaşlanan toplumun bölümlerde daha az personel ve toplumsal güvenlik programlarına ödeme yapan insanların daha az olması da demek. Toplumun yaşlanmasının yanı sıra ekonomik açıdan aktif nüfusun üretime dahil edilememesi ve toplumun zenginleşmeden yaşlanması da başkanları korkutuyor.

Nüfusun artması ile bilgi potansiyelinde de artış görülür.

Nüfus artışı, kaynak kahrını da beraberinde getireceğinden birçok uzman nüfus artışına olumsuz açıdan bakar. Lakin kimi araştırmacılar, nüfus artışı ile gelecek bilgi potansiyelinin kaynak derdi tezini çürüteceği tarafında hemfikir.

Bilgi ve teknoloji gücünün birleşimi ise kişi başına düşen geliri de arttırabilir. Gelirin artması ise sosyal refah seviyesinde değerli bir etken. Bu sayede de uygunlaşan hayat standartları nüfus artışını sabit hâle getirecek.

Teknolojinin her hususta olduğu üzere tarıma da dahil olması durumunda ise iş gücünden gerektiği kadar faydalanılabilecek. Bu da aslında hizmet ve mal üretiminde de artış demek.

Nüfus artarsa sanayilere olan talep de artacak.

Var olan iş kollarına talebin artmasının yanı sıra yeni sanayilerin kurulmasına da teşvik artışı olacak. Dinamik genç nüfus ise hem yeni fikirlere yatkınlığı hem de kaynakların faal kullanılmasında daha yetenekli ve istekli bireyler demek oluyor.

Yatırımların artacağı istikametinde öteki bir tez daha var. Bu da nüfus artışı ile emek arzının artacağı istikametinde. Böylece emeğin bedeli düşecek ve girişimlerin kâr hisseleri artacak. Emek arzı tıpkı vakitte sermayede oluşan kayıpları da telafi edecek. Kısa vadede olmasa da uzun periyotta sermaye birikimi olumlu tarafta etkilenecek.

Ekonomide devinimin daima hâle gelmesinin sağlanması için de nüfus artışı ısrarları yapılıyor. Nüfusun ağır olması üretilen malların süratli tüketilmesini sağlayacak. Bu sayede de istenilen devinim elde edilebilecek.

Artan nüfus ile toplumsal ve toplumsal alanda daha güçlü bağlar kurulacak.

Nitelikli nüfus artışı birebir vakitte toplumsal alanda da birtakım katkılar sunuyor. Özgün bağların kurulması, sadece güçlü ilerleme sağlamakla kalmıyor, keyifli toplum oluşmasını da olumlu istikamette etkiliyor.

Türkiye nüfusunun kaçını çocuk oluşturuyor?

2022 yılı sonu prestijiyle Türkiye nüfusu 85 milyon 279 bin 553 bireyden oluşuyor. Bu natürel ki adrese dayalı nüfusa nazaran elde edilen sonuç. Bu sayının 22 milyon 578 bin 378’ini çocuklar oluşturuyor. Çocuk nüfusu içerisinde ise 0-17 yaş ortasındaki çocukların olduğunu belirtelim.

Çocuk nüfusunun yüzde 51,3’ünü erkek çocuklar oluştururken yüzde 48,7’sini ise kız çocukları oluşturuyor.

1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5’ini çocuklar oluştururken bu sayı; 1990 yılında yüzde 41,8’e, 2022 yılında ise yüzde 26,5’e indi. Bu oranların 2030 yılında ise yüzde 25,6’ya, 2040 yılında yüzde 23,3’e, 2060 yılında yüzde 20,4’e, 2080 yılında ise yüzde 19’a ineceği öngörülüyor.

Yetişkin nüfusun Türkiye’de bir kereye mahsus en yüksek sayıya çıkacağı lakin 2040 yılından sonra süratli bir halde azalacağı düşünülüyor. Daha sonrasında ise yaşlı insan sayısı çocukların sayısını birinci defa geçecek.

Ülkelerin daha fazla çocuk konusundaki teşvikleri neler?

Ukrayna’yı işgal ederek yüzlerce insanın ülkeden kaçtığı, öldüğü Rusya’da doğum başına ödeme yapıldığı üzere üçüncü çocuk için de cazip paralar sunuluyor. Macaristan ve Türkiye üzere kimi ülkeler, yeni evlilere kredi imkânı sağlarken Almanya’da çocuk başına teşvik veriliyor. Almanya’da ayrıyeten kimi durumların karşılanması dahilinde çocuk bakımı harcamaları vergiden düşülüyor.

Fransa ise annelerin çalışma hayatına da kıymetli dayanaklar sağlıyor. 10 haftalık fiyatlı müsaadenin yanı sıra anneler isterse 3 yıl boyunca işlerine ücretsiz halde orta verebiliyor. Hatta ülkede evlat edinmek isteyenlere de teşvik sağlanıyor.

Hollanda, Belçika, İngiltere, Romanya, Yunanistan üzere birçok ülke de çocuk başına verilen fiyatlar ile ailelere dayanak sağlıyor.

Nüfus artış düzeyinin giderek düşmesine neden olan faktörler neler?

Ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki fikirlerinin değişmesinde pek çok etmen var. Geleceğe yönelik korkular bu faktörler ortasında yer alıyor. Gençlerin günümüzde savaş, iklim değişikliği üzere pek çok krizin yaşandığı bir ülkede var olması, anne ve babaların “Bu dünyaya çocuk getirmek istemiyoruz.” telaffuzlarını destekliyor.

Çocuk bakım maliyetlerinin giderek artması da daha fazla çocuğu etkileyen kıymetli bir kriter. Barınma, beslenme, eğitim ve daha fazla kalemde yükselen maliyetler yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada büyük bir sorun.

Kadınların toplum içerisindeki pozisyonunu daha da tesirli hâle getirmesi, nüfus artışında bir başka etmen. Bayanlar, eğitim seviyesi ve ekonomik özgürlükleri arttıkça, çocuk sahibi olmaya daha aralı duruyor.

Birçok faktörün bir ortaya gelip nüfus artışının azalmasına, devletler birtakım teşvikler verse de pürüz olamıyor. Doğurganlık sıkıntısının bir tahlili daha var. O da diğer ülkelerden insan çekebilmek.

Ülkemizin bu kadar göç alması, herkese kucak açmasının altında yatan asıl sebep tahminen de budur; ne dersiniz?

“Daha fazla çocuk” konusunda bilgi edinmek isteyebileceğiniz öteki içeriklerimiz: