Tarih kitaplarındaki Osmanlı’nın pek çok dönemine ait portrelerde padişahları kilolu bir halde görürken, son dönemlere ait çizim ve fotoğraflarda ise zayıf bir şekilde görmemizin ardındaki gerçeği daha önce hiç merak etmiş miydiniz?
624 yıl hüküm süren Osmanlı Devleti’nde uzunca bir süre güzellik algısı kilolu olmak ile eşdeğerdi. Bir insan ne kadar kiloluysa, o kadar güzel ya da yakışıklıydı. Bundan ötürü padişahların portreleri de son derece kilolu bir şekilde çizilirdi. Gerçekte de padişahlar kiloluydu fakat portrelerdeki kadar da değillerdi.
Özellikle de 1800’lü yılların 3. çeyreğinden sonra Osmanlı’da güzellik algısı zayıflıkla ifade edilmeye başlandı. Bugün sizlerle beraber Osmanlı’da yaşanan güzellik algısındaki bu değişikliği inceleyeceğiz.
Padişahlar gerçekte de kiloluydu fakat daha güçlü görünmek için portrelere eklemeler yapıldı
Osmanlı’da kilolu olmanın güzellik ve güç göstergesi olarak kabul edildiği yıllarda tasvir edilen padişah ve devlet adamları portrelerinde kişiler her ne kadar kilolu görünse de çoğu portrede sonradan eklemeler yapılarak düzenlenmiştir. Normalde hiçbir padişah ya da devlet adamı o kadar kilolu değildir.
Rivayet odur ki bazı portrelerde özellikle burun kısmına kemik ve et bile eklenmiştir çünkü o dönemlerde burun tam bir güç simgesidir. Bu dönemlerde halkta da benzer bir algı vardır. Kadın ne kadar kiloluysa o kadar güzeldir ve erkekler de yakışıklı olmak için çokça kilo almaktadır.
Hikâyenin tam tersine dönmesi yıllar alsa da aynı algı bugün bile devam ediyor
Özellikle de 19. yüzyılın 3. çeyreğinde önce üst kesimde ardından da halkta güzellik algısı şişmandan zayıfa doğru evrildi. Elbette bu keskin fikir değişikliği bir anda olmamıştı ve bu fikir evrilmesinin çeşitli sebepleri vardı. Gelin şimdi hikâyenin biraz daha özüne inelim.
Her ne kadar bizler telaffuzunu doğru bulmasak da Osmanlı’daki güzellik algısını “Beyaz Köleler” değiştirdi
Beyaz Köleler tabirini daha önce hiç duymamış olabilirsiniz, bu çok doğal çünkü köle kelimesini kullanmaktan hoşnut olan bir toplum değiliz. Bizler de içeriğimizde köle kelimesi yerine “hizmetli” kelimesini kullanacağız fakat konunun özündeki zengin Osmanlı ailelerinde hizmetli olarak çalışan Gürcü, Çerkes (Çerkez), Abaza, Rus, Ukraynalı ve Kozak (Slav Kazak) kökenli insanlar için “Beyaz Köle” terimi kullanıldığını da ifade etmek isteriz.
Haremde çalışan hizmetliler kadar zengin konaklarında çalışacak hizmetlilere de ihtiyaç var
Nasıl ki günümüzdeki konak ya da devasa büyüklükteki evlerde hizmetlilerin çalıştığına şahit oluyorsak; Osmanlı Dönemi’ndeki zenginlerin evlerinde de hizmetlilere ihtiyaç vardı fakat İslami kurallardan ötürü kadınlar başkasının evlerinde çalışamıyordu.
Zenginlerin evlerinde çalışmak üzere hizmetli eksiği yukarıda saydığımız ırklardan seçildi. Bu seçimin altında yatan birden fazla sebep vardı. Bu sebeplerden en önemlisi gayrimüslim olmaları ve mevcut yaşam kalitelerinin düşük olmasıydı.
Hizmetliler, Osmanlı zenginlerinin evlerinde çalışarak hem kötü hayat şartlarından kurtulmuş hem de düzenli bir hayata geçiş yapmış oluyorlardı. Zengin aileler de ihtiyacı olan bir kadın ya da erkeğe sahip çıkmanın huzuru içinde hayatlarına devam ediyordu.
Hizmetliler gelirken yanlarında sadece bavullarını getirmediler, kültürlerini de taşıdılar
Kadın ağırlıklı hizmetliler, Osmanlı’ya göre daha Avrupa-i bir ortamda yetişmişlerdi. Giyim kuşamları ve kültürleri Batı’ya daha çok benziyordu ve o süreçte de Osmanlı’da Avrupa’ya yetişme telaşı olduğundan Osmanlı zenginleri hizmetlilerden kolayca etkilendi.
Hizmetliler açık tenli, zayıf ve daha modern kıyafetlere sahipti. Burdan hareketle Osmanlı kadınları, yavaş yavaş hizmetlilerin kıyafetlerine ilgi duymaya başladı. Elbette kadınların beğendikleri o elbiseleri giyebilmeleri için hem zayıflamaları hem de tesettür kurallarını esnetmeleri gerekiyordu. Aniden olmasa da yavaş yavaş Osmanlı kadınları, Batı’lı kıyafetleri giyebilmek adına zayıfladılar ve tesettür kurallarını esnettiler. Osmanlı’nın üst tabakasındaki bu değişim, zaman içerisinde alt tabakalara da yansıdı.
Osmanlı’ya 15 milyon kadar hizmetlinin geldiği tahmin ediliyor
Her ne kadar günümüzde kulağa biraz fazla bir sayı gibi gelse de Osmanlı’daki iyi hayat şartlarından ötürü toplamda 15 milyon kadar hizmetlinin göç ettiği tahmin edilmektedir. Gelen hizmetliler kadın ve çocuk ağırlıklı olsa da aralarında erkekler de vardı.
Hizmetliler işe başlayınca Müslüman oluyor ve hatta isimlerini de değiştiriyordu. Yanlarında getirdikleri çocuklarını burada yetiştirirken; bekâr olanlar ise evlenip soylarını devam ettiriyorlardı.
Hizmetliler sütannelik yapıp dil eğitimleri vererek aydın bir gençlik yetiştirdiler
Pek çok hizmetli, çalıştıkları evlerde bebeklere sütannelik yaparken; ilerleyen yaşlarda çocukların hayatlarına etki edebilecek eğitimler de verdiler. Bu eğitimlerin başında da dil eğitimi geliyordu.
Bugün hepimizin adını duyduğu Osmanlı’nın öncü kadınları Fatma Aliye Hanım (Topuz), Halide Edip Adıvar, Leyla Saz, Suat Derviş ve Hayriye Melek Hunç gibi isimler hizmetliler tarafından yetiştirilmiş kişilere en iyi örneklerdendir.
Hizmetliler arasında özellikle de Çerkes kadınlarının dillere destan bir güzelliği vardı
- Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’ın Osmanlı’ya dayanan soyunda da Çerkes etkisi olduğu, kız kardeşi Rachel tarafından açıklanmıştı.
Tarihî belgelere göre hizmetliler arasında Çerkes kadınlarının güzelliğine ayrı bir parantez açılmaktadır. Çerkes kadınlarının güzelliği, giyim kuşamı ve kültür birikimleri ile diğer hizmetlilerden ön plana çıktığı ve hatta Çerkes güzeli tabirinin de buradan türediği tahmin edilmektedir. Bu dönemlerde Çerkeslere ait cilt bakım ürünleri de epeyce ilgi görmüştü.
Her ne kadar başta belirtmiş olsak da tekrar etmekte yarar var; bu, aklımızdaki gibi bir kölelik değil
- Osmanlı Dönemi’nde genç bir Çerkes kızı ve 1843 yılında saç ürünleri reklamı yapan bir firmanın Çerkeslerin güzelliğine yaptığı vurgu
Literatürdeki haliyle bu olay Beyaz Köle olarak adlandırılsa da buradaki kölelik ile zihinlerimizde yer etmiş olan köleliğin alakası bulunmuyor. Buradaki durumu, günümüzde de devam eden hizmetli sektörüne benzetebiliriz. Bugün bile profesyonel şirketler, zengin ailelere özellikle Slav kökenli kadınlar ile hizmetli sektöründe hizmet vermektedir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi günümüzde de Slav kökenli hizmetli ve dadılar evdeki çocuklara dil ve kültür eğitimi vermeye devam etmektedirler.
Peki ya sizler Osmanlı’da yaşanan güzellik anlayışındaki değişiklik hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kaynaklar: Elbruz AKSOY, Sami AKBIYIK, 1, 2, 3, 4