İçinden çıkamadığımız durumlar için kullandığımız ve hemen hemen herkesin, anlamını kolayca anlayabildiği “arapsaçına dönmek” deyiminin asıl hikâyesinin pek de tahmin etmediğimiz bir yere dayandığını biliyor muydunuz?
Dil; tıpkı insan gibi yaşayan, değişen ve gelişen en önemli iletişim aracıdır. Yıllarca dilimizden düşürmediğimiz kelimeler, zaman içerisinde çeşitli sebeplerle değişir ve değiştiği şekliyle dilimize oturur. “Arapsaçına dönmek” deyimi de zamanla değişime uğramış bir örnektir.
Bugün sizlerle beraber bu deyiminin aslına, nereden ve nasıl türediğine, ırkçı bir ifade olup olmadığına ve zaman içerisindeki değişimine değineceğiz.
“Arapsaçı”nın kökeni, Osmanlı Dönemi’ne kadar uzanıyor
Günümüzde, Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından deyim olarak kabul edilip; “işlerin çok karışıp çözümlenmesinin güç bir duruma gelmesi” ve “ilk başta doğru ve güzel görünüp, daha sonra tam tersi olduğu ortaya çıkan durum” olarak açıklanan “arapsaçına dönmek” deyiminin aslı, “Arap sacı” şeklindeydi.
Osmanlı Dönemi’nde Araplar tarafından üretilen ve yemek pişirmek için kullanılan saclar, diğer saclara göre daha estetik ve ihtişamlı görünmektedir. Arap saclarının ihtişamına kapılan insanlar, bu saclarda et pişirdiği zaman etin anormal bir şekilde koktuğunu ve bu kokuya da etin pişirildiği sacın sebep olduğunu düşünür. Bu olay zamanla, halk arasında Arap sacı şeklinde deyimleşir ve günümüze arapsaçı olarak evrilir.
Arapların ürettiği sacların dışında, başka bir rivayet daha var
Toplumumuzda geçmişten gelen, Afrika kökenli insanları Arap olarak tarif etmek gibi yanlış bir alışkanlık var. Rivayet odur ki, Osmanlı Dönemi’ndeki Afrika kökenli insanların saçlarındaki örgü (rasta) modeli, halka çok tuhaf ve karmaşık geliyordu. Bundan ötürü halk, içinden çıkılmaz ve karışık durumlar için “Arap saçına dönmek” ifadesini kullanmaya başladı ve bu ifade zamanla deyimleşerek “arapsaçına dönmek” halini aldı.
Arapsaçı otunun konu ile ilgisi yok
Ülkemizde; özellikle de Ege’de kendiliğinden yetişen, pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan, maydanozgiller ile rezene familyasından bir bitki olan ve yabani rezene olarak da bilinen arapsaçı otunun, içeriğimizin ana konusu olan deyim ile herhangi bir alakası bulunmuyor. Arapsaçı otunun dallarının sık ve sarmaşık şekilde olduğu için rastaya benzetildiği ve bu yüzden arapsaçı otu adını aldığı tahmin ediliyor.
Arapsaçına dönmek deyimi dilimize o kadar çok oturmuş bir deyimdir ki, Erkin Koray tarafından 1976 yılında aynı isimde bir şarkı seslendirilmiş ve unutulmayan parçalar arasında yerini almıştı. Daha sonra aynı deyim şiirlere konu olurken; son dönemde aynı isimde yayınlanan sinema filmleriyle de karşılaşabiliyoruz.
Bizler farkında olmasak da ırkçı bir ifade olarak kabul ediliyor
“Arapsaçına dönmek” deyimini, saç ya da sac rivayetine göre kullansak da her iki ifade de hem Arap hem de Afrika kökenli insanlar nezdinde ırkçı bir ifade olarak algılanıyor. Bu sebeple her ne kadar dilimize oturmuş bir deyim olsa da arapsaçına dönmek; Arnavut inadı, gündüz feneri, dürzü, Fransız kalmak, Karaman koyunu, iki eşek bir Çerkez, mal bulmuş Mağribi, yalanım varsa Arap olayım gibi dilimize oturmuş daha pek çok ırkçı ifadeler kadar ırkçı bir deyimdir. Irk ayrımına dayanan ve belirli bir toplumu küçük düşüren tüm bu ifadelerin dilimizden silinmesi dileklerimizle…
Peki ya sizler “arapsaçına dönmek” deyimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kaynaklar: 1 / 2 /