Ortamızda oyunları oynadıktan sonra da müziklerini dinlemeye devam eden çok sayıda kişi olduğunu biliyorum. Bilhassa birtakım oyunlar o kadar dayanılmaz soundtrack’lere sahip oluyorlar ki kimi durumlarda bunlar oyunun bile önüne geçebiliyor. Hazır tüm oyun dünyasını yeni yıl heyecanı sarmış, yurtdışındaki dostlarımız da Noel havasına girip işi gücü bırakmışken biz de son yıllarda dinlediklerimiz ortasında bizi en çok etkileyen, bahsedilmeyi en çok hak eden oyun albümlerini bir hatırlayalım dedik.
Bu listeyi ‘tüm zamanların’ üzere bir şeye dönüştürmek istemedik, daha farklı tekliflerde bulunabilmek için seçimlerimizi son 5 yılla sonlandırdık. O yüzden listede Witcher 3 üzere birinci anda akla gelen kimi isimlerin olmadığını göreceksiniz.
Listedeki birinci 5 oyun benim, sonraki 6 oyun Engin’in, sondaki 4 oyun da Can’ın seçimi. İşin içine ferdî zevklerimizi de çokça kattık anlayacağınız 🙂 Epey uğraştıran bir yazı oldu, umarım beğenirsiniz.
BLASPHEMOUS
Son vakitlerde oynadığım birçok metroidvania oyunu birbirinden üstün müziklere sahip. Oyundaki farklı bölgelere eşlik eden farklı müzikleri başarılı olduğu taktirde atmosferi de inanılmaz derecede geliştiriyor. Blasphemous’un Carlos Viola imzalı müziklerini ise al, bu hususta ders mahiyetinde okut. Enstrüman seçimleri, müziklerdeki baskın karanlık tınılar, tüyleri diken diken eden melodiler, engizisyon havasıyla oyunu bitirdikten çok sonra da benimle kalmaya devam etti. Spotify’da en çok dinlediğim oyun müzikleri ortasında kendisi. 27 şarkılık soundtrack albümünde hastası olduğum çok sayıda müzik var, o yüzden üç adedini seçmekte çok zorlandığımı da ekleyeyim.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Saetas de Altos Balcones
2. Prohibidos y Cubiertos de Polvo
3. Deri Piedad
HADES
Supergiant Games denince akla birinci olarak birbirinden dayanılmaz oyunlar, lakin tahminen de ondan da evvel inanılmaz hoşluktaki müzikler geliyor. Darren Korb’un akıl almaz besteleri, birçok kesimde Ashley Barrett’in insanın içini titreten sesiyle birleşince ortaya dinlemeye doyulmayacak müzikler çıkıyor. Bu Bastion’da da böyleydi, Transistor’da da, son oyunları Hades’te de. Yani sanmıyorum ki Eurydice’in odasına girip de söylediği o müzikler bitmeden odadan çıkmak içinizden gelsin. Hele bitiş jeneriğiyle birlikte çalmaya başlayan In the Blood var ya… Of diyorum.
Kesinlikle Dinleyin:
1. In the Blood
2. Good Riddance
3. Out of Tartarus
VIGIL THE LONGEST NIGHT
Metroidvania ve müzikler demişken bir başka şahane örneği de esgeçemeyeceğimi fark ettim. Vigil: The Longest Night tipi sevenleri her istikametiyle ihya eden bir oyun ve buna müzikleri de dahil. Jouni Valjakka her kısmın ve her boss’un atmosferini müzikleriyle o denli bir tamamlamış ki bazen sadece birtakım müzikleri duymak için eski bölgelerden geçmeyi ne kadar sevdiğimi fark etmiştim. Müzik isimleri konusunda da çok âlâ iş çıkarmış Valjakka, oyunun karanlık havasını isimlerden bile almak mümkün.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Shallow Graves
2. Town Lost in Time
3. Maye Town
NIER REPLICANT VER. 1.22474487139…
NieR Gestalt & NieR Replicant’ın 2010 tarihli soundtrack albümü vaktinin en süper işlerinden biriydi, Spotify’da da yayınlanan albüm kısa vakitte milyonlarca dinlemeye ulaştı. Keiichi Okabe’nin elinden çıkan bu inanılmaz müzikler Nier Replicant ver. 1.22474487139…’da bambaşka bir düzeye taşınmış. Okabe tüm müzikleri elden geçirerek NieR Automata’daki üzere daha sinematik bir yapı kazandırmış, vokaller, enstrümanlar ve aranjmanlar daha da zenginleştirilmiş. TGA’da yılın soundtrack albümü seçilmesi mutlaka sürpriz değil yani.
Kesinlikle Dinleyin:
1. The Lost Forest
2. Hills of Radiant Winds
3. Shadowlord
RETURN OF THE OBRA DINN
Bundan incelememde de bahsetmiştim. Return of the Obra Dinn’i oynadığım sürece daima olarak “bu adam bu konsepti nasıl düşünmüş, haydi düşünmüş de bunu nasıl hayata geçirebilmiş” diye düşünmüştüm. Emsal bir şey oyunun müzikleri için de geçerli. On parmağında on beceri olan Lucas Pope, oyunun müziklerini de kendisi bestelemiş ve bu beyin yakan oyunun her bir sahnesinin hem görsel, hem de işitsel manada eşsiz olmasını sağlamış.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Return of the Obra Dinn
2. The Doom
3. Escape
CUPHEAD
Cuphead yalnızca görsel stiliyle değil, müzikleriyle de bizi bir vakit seyahatine çıkarmayı başarmış ve 1930’lu yıllara götürmüştü. İçerisinde o kadar hoş melodiler barındırıyordu ki, vakit zaman oynamayıp bırakayım da yalnızca şu müzikleri dinleyeyim diye düşünmeden edemiyordum. Zati oynasak da pek kar etmiyordu, müzik de mazereti oluyordu işte 🙂 İşin latifesi bir yana, müzikler konusunda bilhassa boss savaşlarında çok başarılı bir iş çıkarılmıştı; fakat yalnızca bununla yetinmeyip oyunun tamamında ritmi çok yeterli yönettiklerini söyleyebilirim. Zorluğuyla çıldırtan bir oyunda, bizleri ekran başında tutmayı başarmak için görsel silahının yanında ustalıkla gizledikleri bir müzik büyüsü de kullanmışlardı, helal olsundu.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Don’t Deal with the Devil
2. Die House
3. Floral Fury
ORI AND THE WILL OF THE WISPS
Ori and the Will of the Wisps’te, oynanış kısmında değerli adımlar atmışlardı, ancak bu oyunu benim için değerli kılan yanlarından birisi görsel ve işitsel taraftan birinci oyunun ruhunu koruyabilmiş, muvaffakiyetini devam ettirebilmiş olmalarıydı. Birinci oyunun müziklerine de imza atan Gareth Coker, bize oyunla bütünleşmiş müzikler sunmayı başarmıştı. Mesela, Foul Presence’tan kaçış sahnesi bunu çok hoş gösteren bir kısım bence. Ritim o kadar hoş yükseliyor ve sizin atak yapacağınız her bir ana o denli bir tını eşlik ediyor ki, güya o müzik sizin hamlelerinizle şekilleniyor yahut tam aksisi müzik sizin atılımlarınızı biçimlendiriyor üzere. Ana tema müziğinden finaline kadar, kimi vakit duygusal kimi vakit coşkulu, çok hoş modüller var listede. O yüzden hile yapayım, size 3 modül sunup listenin tamamını dinlemenizi tavsiye edeyim 🙂
Kesinlikle Dinleyin:
1. Escaping a Foul Presence
2. Ori, Embracing the Light
3. Main Theme
PERSONA 5
Sanat tasarımı diyoruz, müzikler diyoruz, o vakit Persona 5’ten kelam etmeden olmaz. Birtakım oyunları bir renkle tanımlamak mümkündür ve Persona 5 için bu renk kırmızıdır. İşte kırmızının o tutkusu, o coşkusu oyunun müziklerinde de gösteriyor kendisini. Evet, sakin sahnelerin o sükunetine eşlik eden daha yumuşak ritimli (ve birebir derecede güzel) modüller da var listesinde, işe romantizm katanlar da. Ancak bu sefer önceliği daha tempolu olanlara vermek istiyorum müsaadelerinizle.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Wake Up, Get Up, Get Out There
2. Last Surprise
3. Life Will Change
METRO EXODUS
Metro Exodus pek çok bahiste başarılı bir performans sergilemişti ve bunlardan birisi de müzikleriydi. Rusya’nın o geniş topraklarında farklı yerleri ziyaret ederken hem dört mevsimi, hem de pek çok farklı duyguyu yaşıyorduk ve müzikler de bu hisleri yaşamamıza vesile olan araçlardan birisiydi. Hazarın çölleşen kıyılarında genzimi yakan oyun, Meyyit Kent Novosibirsk’te iliklerime işleyen bir soğuk oluyor, buz kesiyordu resmen ve bu yalnızca ekranda gördüklerimle değil, işittiklerimle de pekişen bir histi benim için. Oyunun iz bırakacak her bir anının notalarda da karşılık bulduğunu görüyor, işitiyorduk.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Dawn of Hope
2. Race Against Fate
3. Exodus
Oyunun müzik albümünde yer almadığı için bu üçlüye dahil etmediğim “In the House, In a Heartbeat” de bence dinlenmesi gereken modüllerden. Liste dışı paylaşmış olayım 🙂
DEATH STRANDING
Yeni oyun dünyaları tasarlamak, güzel kıssalar yazmak, akıllarda kalacak karakterler oluşturmak ve oyunları için çok hoş kesimler seçmek Hideo Kojima’nın başarılı olduğu alanlardan. Bu geleneği Death Stranding ile de devam ettirdi; Low Roar, herhalde bu oyun için yapılabilecek en güzel seçimdi. Bilhassa o uzun seyahatler esnasında ortaya giren kesimler bu seyahatlere bambaşka bir hava katıyordu. Müzikler o kadar hoşuma gitmişti ki, bu müzikleri tekrar tekrar dinlemek için misyon ortalarında biraz soluklanma fırsatı sunan o inançlı odalarda saatler geçirdim. Bu türlü olunca da Death Stranding benim için bu listeyi hazırlarken hiç düşünmeden eklenebilecek oyunlardan birisi haline geldi.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Bones
2. Asylums for the Feeling
3. Don’t Be So Serious
RED DEAD REDEMPTION 2
İşte bıkmadan usanmadan övebileceğim bir oyun ve tıpkı halde her birisini farklı ayrı övebileceğim, beni nasıl etkilediğini uzun uzun anlatabileceğim müzikleri. RDR 2’nin nasıl harikulâde bir deneyim yaşattığını incelemelerimizde aslında uzun uzun yazmıştık, tek sözle muazzam bir tecrübeydi. Bu muazzam tecrübenin değerli ögelerinden birisi de müzikleriydi
Sergio Leone’nin sinemaları nasıl Ennio Morricone’nin kesimleriyle bütünleşmişse, bir öbür western olan RDR2’de de tıpkı halde aklımızda yer eden, bizleri etkileyen, Unshaken üzere tek başına pek çok şey anlatmayı başaran kesimler vardı. Tıpkı biçimde Mountain Hymn de o kadar başarılı anlatıyordu ki halimizi, hala dinledikçe duygulanırım.
RDR 2 yalnızca son 10 yıldır oynadığım en düzgün oyunlardan birisi değil, dinlediğim en düzgün oyun müziklerinden kimilerini da barındıran bir efsaneydi.
Kesinlikle Dinleyin:
1. Mountain Hymn
2. Unshaken (May I)
3. That’s The Way It Is
GUARDIANS OF THE GALAXY
Guardians of the Galaxies’in gerek sinemalarında gerekse de sonraki devir çizgi romanlarında Star-Lord’un müzik zevkinin ve dinlediği bilhassa de 80’ler periyodu müziklerinin ne kadar kıymetli yer tuttuğunu biliyorsunuzdur muhtemelen. Eh, tutup da Guardians oyunu yapıp bangır bangır bir müzik listesi olmaması düşünülemezdi doğal. Periyodun meşhur ve nefis müziklerinden oluşan playlist bir yana, bir de yapımcıların oturup Peter Quill’in muhteşem kahraman titrine ilham olan hayali Star-Lord kümesi için de bir albüm yaratması nitekim takdire şayan bir hareket olmuş. Üstelik bu müzikler da kalite olarak oturup oyunu bitirdikten sonra bile dinleyip baş sallayacağınız çeşitten işler hani…
Kesinlikle Dinleyin:
1. Zero to Hero
2. Bit of Good (Bit of Bad)
3. We’re Here
FINAL FANTASY XIV SHADOWBRINGERS
Aslında buraya Endwalker’ın müziklerini yazacaktım lakin şimdi çok yeni olduğundan albümü çıkmış değil. O yüzden sıradaki başka ve nefis aday olan Shadowbringers’ı ekledim. Aslında Masayoshi Soken’i Shadowbringers’ın müziklerini bestelediği sırada kanser bile yenememiş, adam hastane yatağından şaheser üstüne şaheser yaratıp çıtayı güzelce arşa çıkartmayı da başarmış. Aslında saymakla bitmeyecek kadar çok örnek var lakin aşağıda seçtiğim modüllerle bence siz de kendisinin müzikal dehasından sebeplenin:
Kesinlikle Dinleyin:
1. Who Brings Shadow
2. To The Edge
3. Insatiable
PILLARS OF ETERNITY II: DEADFIRE
Benim kadar çok seveni azdır herhalde ancak Obsidian’ın izometrik RYO’lara nefis dönüşü Pillars of Eternity serisinin kalbimdeki yeri daima bir öbür olacak herhalde. Gerek denizlerde gemiyle dalgalara meydan okurken gerekse de Watcher’ın dört bir yanını saran gizemli ruhların fısıltılarını dinlerkenki maceralarımda bana eşlik eden enfes müziklerin de bu sevgime olan katkısı büyüktü doğal. Kendisiyle geçirdiğim 300 küsur saatin akabinde Eora’da yaşadığım o inanılmaz maceraları hâlâ müzikleri eşliğinde yad etmeye devam ediyorum. Madem Obsidian diğer projelere gömülmüşken üçüncü oyuna dair bir şey gelmiyor, bari ikinci oyunun müzikleriyle yönetim edelim (Shanty’lere hiç girmiyorum bile bakın, o vakit üçle sınırlamamız imkânsız çünkü)
Kesinlikle Dinleyin:
1. Any Port in a Storm
2. Comrades
3. All Gods
FINAL FANTASY VII REMAKE
Final Fantasy VII’nin müzikleri vaktinin çok ötesindeydi. Bu dediğim kuvvetli bir argüman, farkındayım ancak yani üzerinden 20 yıldan fazla geçmişken hâlâ dinliyorsak, bu müziklerin yenilenmiş versiyonları müzik listelerimizin baş tacı oluyorsa bu bahiste pek tartışmaya da gerek yok güya. Final Fantasy VII Remake’in onun da üzerine çıkabilmiş olmasıysa tam manasıyla “büyü üzere, sihir gibi” bir şey herhalde. Deminden beri oturdum düşünüyorum, onca hoş kesimin ortasından nasıl üç taneyle sınırlayacağım kendimi diye. Bilinen klasikleri (One Winged Angel, Let the Battles Begin vs) kenara atıp, biraz daha az bilinen lakin daha az nefis olmayan üç taneyi seçmeye karar verdim ben de:
Kesinlikle Dinleyin:
1. Hollow Skies
2. J-E-N-O-V-A – Quickening
3. Ghoul
