Elden Ring hiç elbet önümüzdeki devrin en çok beklenen oyunlarının başında geliyor. Enteresan biçimde Souls oyunlarıyla pek alakası olmayanların bile oynamak için can attıkları bir oyun, hype düzeyi de bir epey yüksek. From Software’in dün 15 dakikalık bir oynanış yayını yapacağını açıklaması o yüzden herkes için heyecan vericiydi, yayının 19 dakika sürmesi ise başka bir hoşluk oldu.
Aslında gerek evvelki fragmandan, gerekse Elden Ring’in web sitesinden oyuna dair kimi yeni mekanikler hakkında bilgiler almıştık.Bu yeni görüntü hem bu bilgileri pekiştirdi, hem yenilerini ekledi.
Elden Ring’i öteki Soulsborne oyunlarından ayıran en büyük özelliği açık dünyaya sahip olacak olması, biliyorsunuz. Açıkçası ben Soulsborne serisinin harita ve ilerleme yapısına bayılan biriyim, o yüzden bu açık dünya konusu benim çok da hoşuma giden bir şey değil. Açık dünya demek bir yandan büyük ölçüde boş arazi kesimleri, öbür yandan iş olsun diye sağa sola serpiştirilmiş angarya vazifeler manasına geliyor birden fazla vakit. From Software kesinlikle bunun bir istikrarını yakalamıştır ancak oynanış görüntüsünde bile açık dünyadan kaynaklı boşluk hissi beni yer yer rahatsız etti. Yani ben bu oyunlarda adım başı tehlikenin kol gezmesine, etrafta dolaşan ve yerleri belirli olan düşmanların olmasına çok alışık olan ve bu zorluktan da keyif alan biriyim. Görüntüde ormanda (ve sonrasında başka birtakım açık kısımlarda) at sürerken etrafta düşman olmaması pek hoşuma gitmedi.
Örneğin daha evvelki fragmanlarda da gördüğümüz iki dev tarafından zincirle çekilen otomobil ve gerisinden ilerleyen ölülerin yanından geçtik ve kimse bize saldırmadı. Natürel bunlar dost da olabilir, fakat aksi halde bu kadar yakından geçip gittiğimiz halde bir agresiflik sergilememeleri pek de alışık olunacak bir durum değil. Yeniden de sonrasında gördüğümüz ejderha küçük boss’u (ki onu da daha evvel görmüştük) güzeldi, bunlar oyun içinde karşımıza çıkacak olan rasgele boss mücadeleleriymiş. Soulsborne oyunlarının tanınmış ejderha bosslarının yanında biraz silik kalsa da nihayetinde küçük boss.
Bu kadar büyük bir açık dünyada olağan ki haritaya gereksinimimiz olacağı mutlaktı. Oyun dünyasında harita modülleri bulduğumuzda elimizdeki dünya haritası da detaylanacak, ayrıyeten haritada istediğimiz yerlere işaret ve not koyabileceğiz. Koyduğumuz beaconlar birebir Breath of the Wild’da olduğu üzere uzakta bir ışık hüzmesi formunda bizi gayemize hakikat yönlendirecek, böylelikle oyun dünyasında kaybolmak zorlaşacak.
Elden Ring’deki bir öteki radikal yenilik ise crafting sistemi. Dünyada bulduğumuz bitkiler, yaratıklardan topladığımız kesimler ve öteki materyaller sayesinde kendimize eşyalar üretebileceğiz. Örneğin görüntüde bir pusu öncesi kemik ve tüy yardımıyla ok yapıyordu adamımız. Ancak şayet bir de bu türlü her yaratığı “loot etmeye” dayanan bir gereç toplama sistemi olacaksa oyunun temposunu düşüreceğinden korkuyorum, muhtemelen bu gereçler otomatik olarak envantere gelecektir. Tekrar de bir Soulsborne oyununa crafting mekaniği yakışır mı, bunu oynayınca göreceğiz.
Oyuna “gizlenme” özelliğinin de eklenmiş olması ve böylelikle kimi kısımlarda düşmanların ilgisini bile çekmeden ilerleyebilecek olmak güya bizi daha insaflı bir oyun beklediği manasına geliyor. Tamam Sekiro’da da sessiz ilerlemek mümkündü lakin o oyunun biçimi çok daha farklıydı, sonuçta ninjayı oynamak farklı, Tarnished’i oynamak farklı. Kapalılığın de yardımıyla açık alanlarda dolaşmak daha bile kolay olacak üzere duruyor, güzeli.
Oyunda ruh (spirit) çağırabileceğimizi evvelden de biliyorduk ve görüntüde bunun farklı örneklerini gördük. Klasik bir Soulsborne animasyonu ile kullanıyoruz ve birinci kısımda beşli bir ruh kümesi, sondaki boss’ta ise büyük ve tekli bir ruh çağrıldığına şahit olduk. Öldürdüğümüz düşmanların ruhlarını bu halde yardıma çağırabilecek olmak farklı bir özellik, bilhassa de boss dövüşünde çok de sağlam tank misyonu gördü bu ruh. Bu ruhları kullanım sınırsız mı, yoksa kullanınca kayboluyor mu o kısmı şimdi bilmiyoruz. Savaşlarda kullanım hududu yoksa tekrar oyunu kolaylaştıracak bir mekanik olur.
Backstab atma, parry sonrası riposte, üstten düşmanın doruğuna binme üzere tek vuruşta öldüren hareketler Elden Ring’de de mevcut, hem de o çok sevdiğimiz ses ve hafif yavaş çekim efektiyle birlikte. Kapı açma efektini de birinci görüntüden hatırlıyoruz, bu tıp animasyonlar buram buram Dark Souls diye bağırıyor zati.
Görüntünün sonunda oyundaki ana bosslardan biri olan Stormveil kalesinin hükümdarı, demigod Godrick the Golden’ı gördük. Giriş introsu da, boss’un tasarımı da bence inanılmaz. Gücünü ejderha soyundan alan bu arkadaş ayrıyeten geniş de bir atak yelpazesine sahip ve ben akınlarının çeşitliliğini epey beğendim. Klasik bir Souls boss’u yapısına sahip, muhtemelen de iki (veya daha fazla) fazdan oluşan bir savaş olacak bu. Kolundaki ejderha başının alevlenmesi güya ikinci fazı gösteriyor üzereydi.
Fragmanda bunlar üzere pek çok ayrıntı vardı, mesela konuşan kazan NPC’nin isminin Alexander olduğunu öğrendik. Bize bu seyahatte yardımı dokunacak kızımızın isminin Melina olduğunu gördük ve kendisini biraz daha yakından tanıdık. Atımızla dikey yamaçları da ruhmembaları yardımıyla aşabildiğimizi gördük. Sondaki Godrick’in baltasında Lannister hanesinin aslanını bir defa daha görmüş olduk ve bunun bir George R.R. Martin easter egg’i olduğunu düşündük. Artık canımız sıkıldıkça bu görüntüyü açar açar izleriz ve yeni ayrıntılar keşfederiz diyorum ben 🙂
