Tesadüf Eseri Paris’in Sembolü Hâline Gelen Eyfel Kulesi’nin Başta Başka Yere İnşa Edilmesi Planlanmış! Peki Hangi Ülke?
Paris deyince akla gelen Eyfel Kulesi aslında birinci olarak diğer ülkelere sunulmuştu ve reddedilince Fransa’da baht kazanmıştı. Pekala bu ülkeler hangileriydi ve tam olarak olaylar nasıl gelişmişti?
Fransız mühendis Gustave Eiffel ve grubu tarafından tasarlanan Eyfel Kulesi, Paris’e sunulmadan evvel öbür ülkelere teklif edilmişti.
Kule, pek çok ülke tarafından eleştirilere maruz kalmıştı ve en sonunda Fransa’daki fuarda kabul görerek Paris’in ikonik sembolü hâline gelmişti. Gelin Eyfel Kulesi’nin hiç bilmediğimiz art planına birlikte bakalım.
Hiçbir ülke, kuleyi estetik bulmuyordu.
1888’de yapılacak Barselona Üniversal Standı için bir anıt yapı inşa edilmesi planlanıyordu. Gustave Eiffel, Barselona’ya bu demir kuleyi sunmuştu lakin Barselona reddetmişti. Kule oldukça değerliydi ve dizaynını estetik bulmamışlardı.
Hatta 300 metrelik kuleyi “çirkin, devasa bir yapı” olarak nitelendirmişlerdi. Barselona’nın kent görüntüsüne uygun olmayacağını söylemişlerdi. Kule daha sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Arjantin üzere ülkelerdeki stantlar için de teklif olarak sunuldu fakat her yerde reddedildi.
Daha sonra rota değişti.
Gustave Eiffel, projesini Paris’te gerçekleşecek olan 1889 Dünya Fuarı’na sunmuştu. Bu fuar, Fransız İhtilali’nin 100. yılını kutlamak amacıyla düzenleniyordu ve Paris’te yapılacak büyük bir anıt, fuarın merkezinde yer alacaktı.
Proje başlangıçta, Barselona’da olduğu üzere Paris’te de kimi tenkitlere maruz kalmıştı. Sanatkarlar ve entelektüeller, kulenin Paris’in hoşluğunu bozacağını sav etmişti fakat yetkililer projeyi kabul etmişti.
Hem Paris Dünya Fuarı’nın hem de kentin simgesi hâline geldi.
1889’da tamamlanan Eyfel Kulesi, inşa edildiği devirde dünyanın en yüksek yapısı oldu ve inşaat süreci iki yıl sürdü. Tamamlanana kadar pek çok tenkide maruz kalmasına karşın vakitle Paris’in ve Fransa’nın en değerli turistik simgesi oldu.
Sonuç olarak, Eyfel Kulesi, farklı ülkelere sunulan bir projeydi ve en sonunda bir tesadüfün ve reddedilmemenin sonucu olarak Paris’te hayata geçerek dünyanın en bilindik sembollerinden oldu.
