Tırnaklarımız Hiç Olmasaydı Ne Olurdu? (Küçük Görünseler Bile Etkileri Düşünemeyeceğiniz Kadar Büyük)

Bir düşünün, tırnağımız kırılsa ne kadar canımız yanıyor değil mi? Onların hiç olmadığı bir senaryoyu düşündüğünüz oldu mu pekala hiç?

Parmaklarımızda bulunan bu küçük ve sert yapılar, yalnızca estetik bir emel için değil; günlük ömrümüzde da bir dizi değerli fonksiyonu yerine getirmekle yükümlüler aslında.

Bir anlığına tırnaklarımızın yok olduğunu hayal edelim. Bu yalnızca estetik bir kayıp olmazdı o denli değil mi?

Bizler, öteki memelilerden farklı olarak tırnaklara sahibiz.

“Memelilerde de tırnak var lakin?” diyebilirsiniz, haklısınız, onlarda da var. Fakat onlarınki bir pençe vazifesini görüyor ve insanlarınkine hiç benzemiyor. Ayda ortalama 3,47 mm uzayan tırnaklarımız, hiçbir memelide göründüğü üzere değil.

Gelelim tırnakların olmadığı senaryoya… Bir kitabın sayfalarını çevirirken yahut şu an elinizdeki telefonu aşağı üst kaydırırken bunun, yani ince motor hünerlerin asıl kahramanı tırnaklarımızdır. Muhtemelen olmadıkları bir durumda da motor becerilerimiz gelişimini tamamlayamazdı.

Küçük objeleri kavrayabilmek için parmaklarımız kâfi gelmez.

Uzun tırnaklara alışkın bireyler birden fazla vakit tırnaklarını kestiklerinde bir müddet telefondan ileti yazamaz. Bunun sebebi motor marifetleriyle alakalıdır. Zira tırnaklar, bu ince misyonları bizim için yapıyorlar.

Öte yandan sağlığımızla ilgili değerli sinyalleri tırnaklarımızdan alıyoruz. Bir beyazlık gördüğümüzde vitamin eksikliği ya da renk değişimi gördüğümüzde sağlığımızda bir sorun olduğunu çarçabuk anlayabiliyoruz. Tırnaklarımız olmasaydı muhtemel sıkıntılarımızı geç fark edebilirdik.

E hâliyle bakterilere de davetiye çıkardı.

Bir bakterinin en kolay kapıldığı yer, eller. Bu yüzden tırnaklarımız olmasaydı daha çok hastalanır, sayısız virüs ve bakteri kapardık. Gereken bakım yapılmazsa enfeksiyon riski şu anda da var ancak tırnaklarımızın olmadığı bir senaryoyu düşününce bu daha az bir ihtimal.

Ve gelelim en can alıcı kısma: Acı eşiği.

Ayak parmağınızı masaya, kapıya vurduğunuzda ne kadar canınızın yandığını hatırlayın. Bir de bunu tırnaksız bir formda yaşadığınızı varsayın. Muhtemelen düşününce bile dayanılmaz bir acı üzere gelmiştir.

Tırnaklarımız, öylece duruyorlar üzere görünseler de aslında acı eşiğimizi olabildiğince hafifletiyorlar. Yaralanmalara karşı tıpkı bir savunma düzeneği misyonunda olan bu küçük uzuvlar, hayatımızda sandığımızdan çok daha kıymetli bir yere sahipler.

Siz siz olun, hijyeninize dikkat etmeyi ihmal etmeyin, hiçbirimiz de bu olumsuz senaryoları yaşamak istemeyiz.

İlginizi çekebilecek başka içeriklerimiz: