Hiçbir Amacı Yokmuş Gibi Görünen Avuç Çizgilerimiz Neden Var? Olmasalardı Çoktan Nesli Tükenen Canlılar Arasındaydık!
Avuç içlerimizdeki çizgilere farklı manalar atfediliyor. Mesela bu çizgilerden yola çıkarak “el falı” bakılıyor. Aslında orada olma sebepleri değişik ve hayati değer taşıyor.
Elimizdeki çizgiler, sebepsizce orada duruyormuş üzere görünse de bedenimizdeki öteki tüm özelliklerimiz üzere natürel ki de bir maksat uğruna varlar.
“Palmar fleksiyon kırışıklıkları” olarak da bilinen bu çizgilere neden sahip olduğumuzu, olmasalardı ortaya ne üzere şeylerin çıkacağını bilimsel yollardan açıklayalım.
Rastgele görünen çizgilerin, sınıflandırması bile var.
Elinize baktığınızda bariz olarak 3 farklı çizgiyi görebilirsiniz. En üstteki yatay çizgi “distal palmar kıvrımı”, altındaki “proksimal palmar kıvrımı”, proksimal palmar kıvrımından başlayarak bileğe kadar uzanan ise “tenar kıvrım”.
Avuç içlerimizdeki çizgiler, değerli bir vazifeye hizmet ediyor.
Eller, dış organlarımız ortasında en çok çalışanlar ortasında. Her gün onlarla yaptığınız tüm aktiviteleri bir düşünün… Ucu bucağı yok. Bu fizikî aktivitelerin tümünü gerçekleştirmek için ise avuç içlerindeki kırışıklıklara muhtaçlığımız var.
Bebeklerin anne karnında 12 haftalık olduğu periyotta oluşmaya başlayan avuç içi çizgileri sayesinde avuç içi derimiz sıkışıyor ya da geriliyor.
Çizgiler olmasaydı öbür cinsler ortasında dezavantajlı pozisyona düşüp kaybolup giderdik.
Kıvırma, germe, katlama, bükme, yumruk yapma üzere el hareketlerini kırışıksız yapamazdık. Hâl bu türlü olunca geçmiş periyotlarda ne araç-gereç yapabilirdik, ne sopa tutabilirdik, ne arbede edebilirdik… Uygarlık bile kuramazdık yani!
Ayrıca bu çizgilere sahip olmasaydık avuç içi ile parmaklar altında sarkmış, gevşek deri torbaları olurdu. Yani hem birçok hareketi faaliyete geçiremezdik hem de rahatsız edici bir imaj ortaya çıkardı.
Vücudunuzla ilgili sizi şaşırtacak daha çok bilgi için öbür içeriklerimize göz atabilirsiniz:
