Savurganlık yapmayıp, yeteri kadar tutumluluğun bir miktar getiri sağladığını hatta bu getiri ile yatırım yapıp kazanç sağlayabileceğimizi hepimiz biliyoruz. Peki ya tutumluluğun cimriliğe dönüşmesi sizi bir gün dünyanın en zengin insanı yapabilir mi?
Toplumumuzda, cimrilik davranışı gösteren kişilere genellikle “kefenin cebi yok” diyerek ölümün bir gerçek olduğu hatırlatılır. Amaç, tutumluluktan öteye geçen kişiye, yanlış yolda olabileceğini hatırlatmaktır. Cimrilik, pek çok toplumda ayıplanan bir davranıştır. Nitekim tutumlu olmak ile cimrilik arasında bir sınır vardır.
Bugün sizlerle beraber, resmî olarak dünyanın en cimri insanı ve yaşadığı dönemde dünyanın en zengin kadını unvanına sahip olan Hetty Green’in hikâyesine değineceğiz.
Okumayı neredeyse ekonomi gazetelerinde söktü
Henrietta Howland Robinson ya da kısaca Hetty, 1834 yılında Amerika’nın New Bedford şehrinde dünyaya geldi. Edward ve Abby çiftinin iki çocuğundan biri olan Hetty, henüz iki yaşında kardeşinin vefatıyla ailenin tek çocuğu konumuna düştü.
Hetty, dünyaya gözlerini açtığı anda varlıklı bir aile ile tanışmıştı. Annesi, önemli bir balıkçı ailesinin tek kızıydı ve babası ekonomi ile ilgileniyordu. Beraber yaşadığı dedesinin, yaşlandığı için gözleri iyi görmüyor, ekonomi ile ilgili haberleri 6 yaşındaki Hetty’e okutuyordu.
Hetty, 13 yaşına kadar o kadar çok ekonomi ve finans ile ilgili belgelerle haşır neşir olmuştu ki bu durum ona ister istemez bir bilgi birikimi sağladı ve henüz 13 yaşındayken ailesinin muhasebe sorumluluğunu üstlendi.
Üst üste acı kayıplar, aynı zamanda yüklü miraslar…
Hetty, 26 yaşındayken annesini kaybetti. Varlıklı bir ailenin kızı olan anne Abby, kızı ve eşine de ciddi bir miras bırakacaktı. Kayıtlara göre anne, yaklaşık 120 bin dolarlık bir miras bıraktı.
Abby’nin mirası ile hem baba hem de teyze, Hetty’nin yönlendirmeleri ile çeşitli yatırımlar yaptı fakat Hetty, 5 yıl içerisinde teyze ve babasını da kaybetti. Bu ikiliden Hetty’e yaklaşık 11 milyon dolarlık bir miras kaldı.
Akıllı adımlar, Hetty’i daha da zengin yaptı
Hetty, üstün finans yetenekleri ile 13 yaşından beridir muhasebe işleri ile ilgilenirken; 31 yaşında kendisine ait çok büyük bir serveti de kontrol ediyordu. Bir yandan önemli kuruluşlara ve yatırımcılara faizle kredi verirken, bir yandan da garanti olarak gördüğü işletmelere yatırımlar yaptı.
Evlilik sözleşmesinin mimarı Hetty olabilir mi?
Hetty, Edward Green adında zengin bir beyefendi ile tanışmıştı fakat evlilik için pek emin değildi. Edward ile evlenirse, servetine zarar gelir miydi? Edward, Hetty’nin servetinin peşinde olabilir miydi? Tüm bu sorular Hetty’nin aklını kurcalarken; evliliğe rağmen Edward’ın, Hetty’nin serveti üzerinde hak iddia etmeyeceği hususunda resmî bir sözleşme imzalamasının ardından Hetty ve Edward evlendi.
Hetty, belki de ilk ve son kez para harcadı
Aralarındaki sözleşmeye rağmen Hetty’nin içi rahat etmemiş olacak ki evliliklerinin 18. yılında Edward ve Hetty resmî olarak ayrıldı fakat beraber yaşamaya devam ettiler.
Bu ayrılığın ardından Edward’ın işleri pek yolunda gitmedi ve iflas etti. İflastan sonra bankaya ödemesi gereken 500 bin doları Hetty ödemiş olsa da; Hetty, Edward’ı iflastan ötürü asla affetmedi ve evi terk etti.
Emlak vergisi ödememek için pansiyonlarda kalan bir milyoner mi?
Edward’dan ayrılan Hetty’nin, kendisi ve iki çocuğu için kalacak bir yer bulması gerekiyordu fakat Hetty, vergi ödememek için bugüne kadar hiçbir gayrimenkul satın almamıştı. Kalacak bir yeri olmamasına rağmen almaya da niyeti yoktu.
Hetty’e göre en mantıklı çözüm, ucuz bir pansiyon bulmaktı. Dünyanın sayılı zenginlerinden biriydi fakat ölene kadar ömrünü ucuz pansiyonlarda geçirdi.
Hetty’nin hayatı, varlık içinde yokluktan ibaret
Hetty’i gözünüzde ucuz pansiyonlarda yaşayan bir zengin olarak canlandırırsanız, çok büyük bir hata etmiş olursunuz çünkü kendisinin daha pek çok tuhaf tercihleri var. Örneğin, genellikle daha az leke tuttuğu için siyah giyinmeyi tercih eder. O kadar çok siyah giyinir ki, çevresi tarafından Wall Street Cadısı olarak anılır.
Devasa servetine rağmen eski bir araba kullanır, en ucuz restoranlarda yemek yer, her yerde sıkı pazarlıklar yapar, asla marka ürünler kullanmaz. Kısacası Hetty, ne kadar az para harcarsa o kadar çok mutlu olan bir insan.
Daha ucuz hastane araması yüzünden çocuğu bacağını kaybetti
Hetty, iki çocuğu ile beraber pansiyonda yaşarken bir gün, oğlu bacağından yaralanır. Çocuğun hastanede tedavi görmesi gerekmektedir fakat Hetty, hastanelere para vermeye yanaşmaz. Hetty, ücretsiz sağlık hizmeti veren hastanelere gitmek ister fakat kaldığı pansiyonun yakınlarındaki hastanelerin tamamı ücretlidir.
Biraz daha uzakta ücretsiz bir sağlık merkezi bulurlar fakat iş işten geçmiş ve bacak kangren olmuştur. Hetty’nin ücretsiz hastane arayışı uğruna çocuğunun bacağı kesilir. Bu olaydan kısa bir süre sonra Hetty’e fıtık teşhisi konar fakat ameliyat parası ödemek istemeyen Hetty, değnek kullanarak hayatına devam eder.
Adına yakışır bir ölüm
Ömrünü cimrilik ile geçiren dünyanın en zengin kadını Hetty; 81 yaşındayken süt almak için gittiği bir markette, sütün pahalı olmasından ötürü kasiyerle pazarlık yaparken tartışır. Bu tartışma esnasında kalp krizi geçirir ve yaşamını yitirir.
Ölümü ile birlikte iki çocuğuna toplamda 200 milyon dolarlık (günümüzde yaklaşık 6 milyar dolar) bir servet bıraktı. Her iki çocuğu ise, kendilerine kalan serveti ölmeden önce hayır kurumları, okul ve kiliselere bağışladı.
Cimriliği ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi
Yaşadığı dönemde, dünyanın en zengin kadını unvanına sahip olan Hetty, dünyanın en cimri kadını olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na da girdi. Hetty hakkında yakın çevresi, Hetty’nin ihtiyaç sahibi ailelere maddi yardımda bulunduğunu fakat yapılan yardımın gizli tutulması gerektiğini düşündüğü için kimselere bahsetmediğini de açıkladı.
Hetty’nin sinemadaki hikâyeleri
Cimriliği ile nam salmış Hetty Green’i daha yakından tanımak isterseniz; 1931 yapımı The She-Wolf ve 1934 yapımı You Can’t Buy Everything’i izleyebilirsiniz.
Peki ya siz Hetty Green hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 /