Çizgi romanlarda bir karakterin serisini okurken içeriye bodoslama giren yan karakterler ya makarna üzerine eklenen sos üzere olaya lezzet katar, ya da kapağı açık bir tuzluk üzere tüm yemeği mahvedip, tadınızı kaçırır. Ortada ince bir çizgi var ve ne yazık ki bunun her vakit muvaffakiyetle tutturulduğunu söyleyemeyeceğim. Avengers yahut X-Men üzere takımlarda olay biraz daha rahatken tek kişilik dev takım karakterlere daha fazla özgürlük alanı gerekiyor. Hazır ortada 90’lardan fırlamış üzere duran bir crossover sineması No Way Home varken mahallemizin sempatik komşusu Spider-Man ile egosu kadimliğine eş büyücü dostumuz Doctor Strange’in tuhaflıklarla dolu geçmişine bir seyahat yapalım.
Buradan uyarıyı yapayım, niyetim tüm Marvel külliyatı içerisindeki Dr. Strange/Spider-Man kıssalarını anlatmak değil, zati bu türlü bir dokümantasyon için 50 seneyi aşkın bir külliyatı didik didik araştırmak lazım. Amacım bu ikilinin bir ortaya gelme geçmişlerinden biraz bahsedip olayları daha net hale getirmek. Zira izlediğimiz No Way Home sinemasındaki “Herkes kimliğimi öğrendi, büyü yapalım” muhabbeti esasen 90’ların sonunda çizgi romanlarda işlenmiş bir mevzu ve sineması izledikten sonra örümcek hislerim bana çizgi romanlara biraz daha bakmamı söyledi. Merak etmeyin yazıda fragmanda gördüğümüz büyü olayı hariç sineması ilgilendiren hiçbir ayrıntı olmayacak. Sineması de fırsat bulunca izleyin derim zira son yıllarda çıkan en Peter Parker, Spider-Man sineması.
Büyücülük 101
Spider-Man ile Dr. Strange’in tanışması aslında hayli eskiye dayanıyor. Oldukça derken tam olarak 1964 yılından bahsediyorum. Amazing Spider-Man Annual’ın ikinci sayısında Peter Parker ile Stephen Strange’in yolları kesişiyor. İki kahraman da Xandu isimli şeytani bir büyücünün peşinden acayiplikler diyarında bir seyahate çıkıyorlar. Watoomb’un asasının peşinden vakit, yer demeden koşan ikili bir noktada bu asayı ortadan ikiye kırmayı da başarıyor. Lakin günün sonunda en azından bir müddetliğine bu acayip ikili kendini galip sanıyor. Birinci kere Doctor Strange ve Spider-Man’i bir ortada gören devrin çocukları sanki neler düşündü diye hala merak ediyorum. Herhalde bu bir ortaya gelme kıssalarının daha suyu çıkmadığı için ilgi ağır olmuştur lakin en nihayetinde çok tuhaf senaryolarla yüzleşen bizler olduk.
70’lere geldiğimiz vakit bu sefer grup olma konusunda daha da öteye geçmiş olan Marvel, Team-Up serilerinde yine Spidey ve Strange’i bir ortaya getirip Xandu’nun karşısına çıkartıyor. Yani tıpkı formül, 50 yıldır ısıtılıp, ısıtılıp önümüze koyuluyor. Tek fark eski periyotlardaki çizgi romanlarda ortada biraz daha saf bir kıssa var. Bu sefer Kadavus Kristalinin peşinden koşan Xandu hipnoz yetenekleriyle olayları biraz daha garip hale getiriyor. Watoomb’un asasını tekrar şarj etmek için (o vakitler kablosuz şarjın olmadığını hatırlatmakta yarar var) bu kristal kilit bir rol oynuyor. Lakin 1972 yılında çıkan Team-Up öyküsünde Xandu ile ilgili daha fazla şahsî bilgi öğreniyoruz ve onun Melinda isimli sevdiceğini kurtarmak için çaresizliğini görüyoruz. En nihayetinde Spider-Man tekrar günü kurtarıyor.
Gecenin Bir Körü Yayınlanan Dehşet Sineması Senaryoları
Bazen Marvel’ın çizgi romanlarda karakterlerine yaptığı acayipliklere mana veremiyorum. 1972 yılında kalmaya devam ediyoruz birebir Team-Up sayısında Peter Parker’ın hayli romantik bir buluşması var. Çapkın Peter, Cissy isimli bir kız ile olan randevusunda hiç bir şey ortada yokken bir kurt adamın saldırısına uğruyor. Evet gerçek bir kurt adam ve hayır Howling Commandos işin içerisinde yok. Bu kurt adam ile dövüşen Peter bir anda Eye of Aagamoto’yu buluyor. Dr. Strange ile münasebeti nedeniyle bunun ne olduğunun pek şuurunda olan Peter, Sanctum Sanctorum’a geri dönüp işi çözmeye çalışıyor.
Biraz tarot falı, biraz Wong yardımı derken bu kurt adamın aslında DOCTOR STRANGE olduğu ortaya çıkıyor. Clea isimli bir büyücüyü kurtarmak için lanetlenen Dr. Strange kurt adam hastalığı olan lycanthropy’e yakalanıyor. Sonrasında Satana’nın ağır uğraşlarıyla birlikte Strange’in ruhu kurtuluyor ancak Satana bu çabadan canlı ayrılamıyor. Lakin üzülmeyin kendisini daha sonra çokça çizgi romanlarda gördük. Tam ismini da söylersem tahminen bir çağrışım yapar, Satana Hellstrom.
Gazeteciliğin Avantajları
Spider-Man’i çok severim lakin Peter Parker’ı daha çok severim. Hele ki New York sokaklarında bir yandan fotoğraf çekip bir yandan haydut kovalayan Spider-Man kıssaları okumak favori aktivitelerimden birisi. Hal bu türlü olunca tam da en zirvede bahsettiğim üzere lezzetli soslu bir öyküyle karşı karşıyayız. 1998 yılında çıkan Untold Tales of Spider-Man çizgi romanında Peter Parker her zamanki üzere Spider-Man fotoğraflarını Daily Bugle’a yetiştirip kirayı ödeme kaygısında. Lakin bu sefer karşısına iki tane olağan insan çıkıyor. Ne tuhaftır ki bu arkadaşlar ellerinde bir öteki kadim eşya olan Lantern of Lantarr’ı tutuyorlar ancak hedefleri bununla bir bayanı soymak…
Ancient One’ın Dr. Strange’ı bu fener hakkında uyarması ve sonrasında Strange ile Spidey’nin yollarının kesişmesi de çok uzun sürmüyor. Örümcek hisleriyle tanıdığımız Peter Parker’ın bu misyon boyunca “fener hissi” olması da oldukça hoş bir ayrıntıydı. Paralel evrenlerde tutsak alınan pek çok beşerle birlikte fener de bulunuyor. Fakat işler biraz daha şahsî hale geliyor zira bu tutsaklar ortasında ne hikmetse Flash Thompson ve Liz Allan da yer alıyor. Baron Mordo’nun maksadı tüm bu insanları kurban etmek ve daha sonradan Dormammu olduğunu öğreneceğimiz Enigma’ya güç kazandırmak. Natürel ki ikili bu hain komployu da bozuyor, herkes New York’a sağ salim ışınlanıyor. Hatta ve hatta J.J.J. çok az bir halde Spider-Man’i kahraman ilan ediyor. Lakin Peter Parker, Strange’den herkesin hafızasını silip bu tuhaf olayı unutmalarını sağlamasını izliyor ve bu ender övgü de rafa kalkıyor. Bu hafıza silme olayı Peter’ın mı yoksa Marvel muharrirlerinin mı kolaycılığı bilmiyorum lakin bunu daha sonraları farklı karakterlerden de çokça öğreneceğiz.
Hocam Bizim Bir Unutturma Büyüsü Vardı
Peter Parker’ın kapalı kimliğine çok fazla ehemmiyet verdiğini biliyoruz. Her ne kadar MCU’da Tom Holland kontratı gereği daima maskesi açık gezse de çizgi romanlarda maskesiz Spider-Man görmek hiçbir vakit güzele işaret değildir. Yeniden, yine bir gün Peter’ın kimliği açığa çıkıyor. Binlerce düşmanı tüm ailesini amaç alıyor ve Peter soluğu Sanctum Sanctorum’da alıyor. Natürel ki Doctor Strange bu ziyaretin nedenini anlıyor ve birinci etapta Peter’ı ret ediyor! Zira ortadaki süreçlerde bu biçim unutturma süreçleri Marvel’da oldukça kullanılır hale gelmişti. Fakat ailesinin ve sevdiklerinin tehlikede olduğunu çok yeterli bilen Peter, Strange’in yakasına yapışıyor.
Tek başına bir defa daha bu topun altına girmek istemeyen Strange de cihanın en zeki iki insanı Reed Richards ve Tony Stark ile mevzuyu tartışıyor. Her ne kadar Tony bu mevzuya biraz ayak diretse de onay çıkıyor. Brand New Day’in bilakis Mary Jane ve Peter Parker bir arada bir muhafaza kalkanının içerisine giriyor ve Strange bir sefer daha tüm dünyanın Peter Parker’ın Spider-Man olduğunu unutmasını sağlıyor. Bunu One More Day – Brand New Day içerisinde gördüğümüz vakit iş biraz daha karanlık hale gelmişti zira MJ ve Peter birlikteliği pat diye yok olmuş ve onca karakter gelişimi bir anda silinmişti. Tahminen de Civil War’un yarattığı en büyük hasar da buydu.
1964 yılında başlayan bu ikilinin tuhaflıklar silsilesi sinemaya da sirayet ettiğine nazaran tahminen günün birinde kurt adam Doctor Strange’i MCU’yu ziyaret ederken görebiliriz. Aslında bu ikili ortasında geçen yahut birlikte olduğu daha çok fazla öykü var lakin birçok bu kadar farklı değil. 2000’lerin ortasında New Avengers periyodunda Dormammu’nun planlarını bozan da tekrar Spider-Man olmuştu. Scarlet Witch ve Ben Grimm (The Thing) ile birlikte diğer bir kainatta dev kertenkeleler ile karşı karşıya da gelmişlerdi. Ya da bir doğum günü öyküsünde vaktin belli bir kısmında sıkışan Peter Parker’ı bu sonsuz döngüden kurtaran Doctor Strange’in hakkı sahiden ödenmez. Fakat bence bu ikili ortasındaki en özel öykü Strange’in ikram olarak Peter Parker’a Ben Amca ile beş dakika daha vakit geçirme hakkı vermesi olmuştu. Ben Amca hariç tüm ölülerin dirilebildiği Marvel’da bence bu armağanın rastgele bir karşılığı yok. Bakalım bu şahane dostluk hem MCU hem de çizgi roman tarafında bizlere daha ne çeşit tuhaflıklar sunacak?
